GÜÇLÜ SENDİKA GÜÇLÜ BASIN...!
Toplumlar bazen hep birlikte harakiri yapar.
Elbette insanların ortadan kalkmasından, bir tür kıyımdan söz ediyor değilim.
Doğrusu öyle dönemler olur ki, toplum soluk alıyor mu, düşünüyor mu, yoksa önünü görerek irade beyanında bulunuyor mu?
Şöyle bir bakmak yeter!
Hemen hastalık tanısını koyarsınız.
Bazen de hasta iyileşmek istemez.
Bizim ahalinin durumu aynen böyledir.
Hasta iyileşmek istemiyor.
“Bu kanıya nereden vardın” diyenler elbette olacak.
Toplumun iki önemli kesimi üzerinde durmak istiyorum.
Birincisi sendikalar, diğeri basın mensupları.
Bir haftaya yakın süredir GOSB’da üretim yapan Arçelik LG işçileri işverenin baskılarına son vermek bununla beraber ücretlerin iyileştirilmesi ve Türk Metal sendikasının iş yerinden tamamen gönderilmesi için üretimi durdurdu.
Bu yapılan işlem demokratik bir haktır.
İşverenin buna yanıtı, 170 işçiyi işten atmak oldu.
Bununla yetinmeyen işveren polisi fabrikaya çağırdı.
Pazartesi günü Arçelik LG’de beyaz yakalı tabir edilen çalışanlar dışında fabrika içerisinde polisler dolaşıyordu.
Fabrika önünde bekleyen işçilerle sohbet ettik.
Söyledikleri sözler kabul edilmeyecek talepler değildi.
Birinci öncelikleri Türk Metal Sendikasını istemediklerini ifade ettiler.
Bunun dışında fabrikada işveren tarafından yapılan baskıların kaldırılmasını istiyorlar.
Bu konu Cumhuriyet Savcılarının ilgi alanına girmekte.
Bir iş yerinde çalışan insanlara baskı kurmak yasal olarak suçtur.
Diğer talepler şöyle sıralanmakta;
Atılan işçiler geri alınsın, ücretler Renault ve Tofaş’daki iyileştirmeler ölçü alınsın.
Türk Metal Sendika odası kaldırılsın.
Türk Metal fabrikadan tamamen gitsin.
İşçilerin seçtiği temsilciler yönetim tarafından tanınsın.
Bu talepleri gerçekci bir şekilde kamuoyuna taşıyacak özgür basına önemli görev düşmekte.
Sendika haberlerini yok sayan yaklaşımlar toplumsal barışa hizmet etmez.
Fabrika önünde bekleyen işçiler işverenin yanlış beyanlarından huzursuz olduklarını söyledi.
“İşyerine zarar verdiğimiz konusu gerçekçi değil.
İş yerini terk ederken çalıştığımız makineleri temizledik, çiçeklerimizi suladık, kedi ve köpeklerimizin yemeklerini verdik.
Buna rağmen işveren savcılığa işyerine hasar verdiler şeklinde şikayette bulunduğu bu şikayetin de gerçekçi olmadığını” işçiler dile getirdi.
İşçi işveren ilişkileri tek taraflı yürümez.
Her iki tarafında taleplerini göz önünde bulundurmak lazım.
İşçiler sendika değiştiriyor diye işlerine son verilmez.
Bu durum hiç bir medeni ülkede yaşanmaz.
Her insan özgür iradesiyle istediği sendikaya, partiye üye olabilir.
Veya üyelikten de çıkabilir.
Üyelikten çıkıyor diye bir insan suçlanamaz, dava edilmez.
Arçelik işvereninin yapmış olduğu uygulama insan hakları ihlalidir.
Devletin polisine gelince;
Devlet işveren ile işçi arasında ancak arabulucu olur.
Taraf olmaz...!
Gördüğümüz manzara devlet işvereni korur nitelikteydi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.