Cengiz Akgün

Cengiz Akgün

GEBZE’DE YAŞAMAK

GEBZE’DE YAŞAMAK

Gebze sokaklarında kimi zaman dolaşırken bu kentte yaşanan değişim ve dönüşümü çok daha iyi gözlemleyebiliyorum.

Her şey nasılda bu denli farklılaştı diye bazen kendi kendime soruyorum.

Binalar, yollar, parklar ve değişen insan suretleri geride kalmış, onca yaşanmış anılarla dolu mazinin üzerini çoktan örtmüş.

Eski Gebze’ye dair o kadar az şey kaldı ki.

Çoban Mustafa Paşa Cami ve Külliyesi, Sultan Orhan Cami, çarşı çeşmesi, tarihi 2 adet hamam ve binaların arasında kalmış kervansaray...

Hepsi o kadar.

Bu yapılarda statüleri gereği ve devlet korumasında olduğunda bugünlere kadar bir şekilde ulaşabilmiş.

Tabi birçok kere restorasyon geçirmişler.

1978 yılında İstanbul’dan göç edip geldiğimizde Gebze merkez olarak çarşıdan ibaretti, kıyı mahallelerin birçoğu yoktu.

Örneğin İnönü Mahallesi’nin olduğu bölgenin bir noktasında Gebze’nin evsel ve öteki atıklarının döküldüğü açık hava çöplüğü vardı.

O yıllarda Gaziler tepesinden geldiğini bildiğim oldukça berrak ve temiz suyu olan küçük bir dere vardı. Çamaşır deresi olarak bilinen bu su akıntısında balıklar, su kaplumbağaları gibi canlılar yaşardı.

Sonraki yıllarda Gebze’nin artan nüfus ve sanayi yoğunluğu nedeniyle dere kanalizasyon akıntısına maruz bırakıldı ve bir geçen zaman içinde de kuruyup gitti.

İnönü Mahallesinin ilerisinde Gaziler tepesinin eteğindeki Ballıkayalar çeşmesini eski Gebze’de yaşayanalar bilir.

Suyu kaynaktan gelen çeşmeden çok defa bidonlarla içme su almaya gittiğimi anımsıyorum.

Ayrıca o yıllarda Gebze’de su şebeke hattının yeni kurulan bölgelerde olmaması nedeniyle kasasında tank yerleştirilmiş üç tekerlekli triportör ile su satılırdı.

Günümüzde eski Ballıkayalar çeşmesinin yerinde tekrar yapılan bir çeşme var, tabi suyu şebekeden temin ediliyor.

Gaziler tepesinde su deposu ve çevresinde bir-iki gecekondu vardı bölge henüz yapılaşmaya açılmamıştı. Müteakip yıllarda hazine arazileri üzerine kaçak gecekondular mantar gibi bitmeye başladı.

Akse Sapağı olarak bilinen mıntıka ise tenha ve az sayıda tek katlı binaları olduğu bölgeydi.

İnönü, Gaziler ve Mevlâna Mahallesinin evveliyatı 50 yılı geçmez.

Zaten bu üç mahalle Gebze’ye iş, aş için Anadolu’nun birçok yerinden ve Balkanlardan gelenlerin ilk yerleşim alanıydı.

Birçok yazımda ifade ettiğim gibi Gebze 40-50 yıl öncesinde havası, suyu ve toprağı çok daha temizdi.

Bugün Gebze beton yapılaşmanın içinde trafik, hızla artan nüfus ve ona bağlı birçok sorunla debelleşip duruyor.

Sorunlar ve betonlar içindeki Gebze’de yaşayan kaç kişi keyif alıyor?

Bence çok az!

Bu yazı toplam 275 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Cengiz Akgün Arşivi