Fetva meselesi

Fetva meselesi

 

Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesindeki Din İşleri Yüksek Kurulu’nun uygulamaları ya da değerlendirmeleri, son dönemde daha bir tartışılır hale geldi.

Bu kurulun Dini bilgilendirme Platformu’na yöneltilen ‘’Bir babanın öz kızına duyduğu şehvet, karısıyla olan nikâhını düşürür mü?’’ sorusuna verilen skandal ‘’Babanın öz kızına şehvet duyması haram değil” yanıtı ülke gündemini bir süredir işgal ediyor.

Meseleyi, kamuoyunun önüne taşıyan BirGün Gazetesi’ni ve konuyu haberleştiren Erk Acarer’i kutlamak gerek.

‘’Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’’ diyerek, laik devleti dinsel inanışlara göre yönetir hale getirmek için katliamları bile göze alan bir siyasal anlayışın elinde bulunan bu başkanlık ve bağlı kurul, insanlığın ve toplumun genleriyle oynamaya çalışıyor.

Fevte, başlı başına dini referanslara dayalı yönetimler döneminin sosyal ve toplumsal planlama kriterlerindendir.

‘Babanın kızının vücuduna bakıp şehvet duymasının haramlık oluşturmayacağı’ fetvası, alçakça bir değerlendirmedir. Aile düzenini ve dolayısıyla toplumu ahlaken sorgulamaya zorlayan bir yaklaşımdır.

Ve bu yaklaşım dinsel değerlendirme olmaktan öte kadını köleleştiren, çocukluğundan itibaren meta olarak kabule zorlayan gerici bir tercihtir.

Bu işin içinden, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın sözlerinde yer aldığı gibi, “Paralel Devlet Yapılanması ve destekçileri ile beraber dinden, dindardan rahatsız zavallılar şimdi de Diyanet’e itibar suikasti yapıyorlar. Diyanet’i itibarsızlaştırmak isteyen alçaklar, amaçlarına ulaşamayacaklardır; ama kirli niyetlerinin pisliğinde debelenebilirler” demekle çıkılamaz.

Bu fetva, hem dinsel, hem ahlaksal, hem de kanuni düzenlemelere göre “kişileri suç işlemeye teşvik etmek, suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek” olarak algılanmalıdır.

Hal böyleyken, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in halen görevinin başında kalmış olması aymazlıktır.

Bu durum, yandaş gazetecilerin yazdığı gibi;

‘’Yine bir FETÖ’cü ve yine internetten bir soru soruyor. Yine Diyanet’te bekleyen FETÖ’cü cevaplıyor, kara propaganda başlıyor’’ ifadeleriyle geçiştirilemez.

Oralarda hala ‘’düşman bellenen’’ FETÖ’cü varsa, bu sorumluluk, uzun yıllar onlarla ortaklık yapan siyasal anlayışındır. Dolayısıyla, bu fetvadan AKP Hükümeti birinci derecede sorumludur.

Yeri gelmişken söylemek gerek, ‘Gerici fetvalara son verilmeli’dir…

Ülkemizin, AKP eliyle ortaçağ karanlığına sürüklenmesine EVET demeyeceğiz.

İktidarın, toplumu dinselleştirme politikalarının merkezine oturtmak istemesine,

Kadın bedeni ve hayatını biçimlendirerek gerici toplum projesini hayata geçirmek istemesine sessiz kalmayacağız.

Fetvalar AKP’nin ise, laiklikten, aydınlanmadan ve çağdaşlıktan yana olan yığınlar da ‘sokaklar bizimdir” diyebilmelidir.

Herkesin, ‘’İki yüzlü ahlak anlayışı ile mücadele etmesi’’ gerekmektedir.

Çünkü, bu iki yüzlülük, çocukları bile cinsel obje olarak gören gerici bir zihniyetin tercihidir.

 

 

Bu yazı toplam 217 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi