DÜŞÜNMEK VE SUSMAK
Bazı sözler vardır, tarihsel önem taşır.
Bazıları da başka biçimde yorumlanır.
Örneğin tarihten ders alınmış olsaydı, aynı olaylar tekrar edilmezdi özdeyişini günümüze uyarlamak istesek…
Bugünkü iktidar mensupları gibi 21. Yüzyılın gerçeklerini bir kenara iter, geçmişe kafayı takar, bilim, teknoloji ve bilgiyi elinin tersi ile kenara iter, yoksulluğun ve cehaletin gölgesinde iktidarı sürdürür, hiçbir şeyi umursamaz.
Günümüz iktidarı, amaçlarına uygun olarak kullandığı demokratik söylemi, özgürlükleri daraltmak için feda etti.
Tarihsel kişiliği ve diplomatik dehası ile yakın tarihimizde iz bırakan İsmet Paşa uzun ömrünün son evrelerinde her gün yeni bir şey öğrenmekten keyif aldığını söylerdi.
Bugüne bakalım…
Her konuda bilgi sahibi oldukları kendinden menkul siyasal aktörler, geçmişten ders almayı, toplumsal olaylardan ders çıkartmayı zahmet buyurmuyorlar.
Gezi Parkı eylemleri ile başlayan, ODTÜ arazisindeki ağaç katliamı ile gelişen olaylar, siyasal öc almaya yöneldi.
İktidar sözcüleri, ağaç katliamını önlemek isteyen insanlara “yeniden Gezi benzeri olaylar çıkarmaya yönelik birtakım girişimler” olarak yorumladı.
Böylece geçmişten ders çıkartmak söylemi yeniden çarpıcı örneklerle gündeme geldi.
Bu denli derinleşen ayrışma ve kavga, kardeşlik ve barış getirmez.
Artık düşünmek ve susmak belki birilerine büyük imkanlar sağlayabilir.
Ancak vicdan sahibi olup da yaşananları seyretmek, doğru değil.
Herkes bildiği ve gördüğü gerçekleri konuşmalı.
Aksi halde, zor günler hepimize zarar verir.
Konuşan toplumlar sorunlarını çözer, susan toplumlar öfkesini içine atar.
Yoksulluk ve öfke bir araya gelince sıkıntı büyür.
ODTÜ gibi süper beyinlerin yetiştiği bir eğitim kurumunda ağaç kesmeyi protesto ettiği için üniversiteyi kapatmayı önerenin yandaş gazeteci olduğunu unutmamak lazım.
Ne demişti dönemin Milli Eğitim Bakanı: “Okullar olmasa ne güzel bakanlık yapılır”
İşte o günlere geldik galiba!....
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.