DÜŞÜNEN BİLİR DÜŞÜNMEYEN İNANIR!
Yer küre içinde milyarlarca insan, hayvan ve öteki canlı türleri mevcudiyeti ve yaşamlarını sürdürüyor.
Her canlı formu milyonlarca yıllık süreçte değişime uğrayıp gelişimini kendi formatına uygun olarak varlıklarını sürdürüp bugünlere değin ulaşmış.
Tabi zaman içinde birçok yaşam formu dönüşen dünya koşullarına uyum sağlayamadığı için yok olup gitmiş.
Başlarda ilkel çağlarda insan besin zinciri içinde hem av hem de avcı konumundaydı.
Mağaralarda, ağaç kovuklarında vahşi hayvanlara yem olmamak için müthiş mücadele ediyordu.
Ne var ki insan zaman içinde kendisini öteki canlılardan belirgin bir şekilde ayıran zekasını kullanmaya başladı.
Ateşi fark etmesiyle birlikte önce karanlığı aydınlattı sonra çiğ olarak yediği besinleri pişirmeye başladı. Ateş aynı zamanda insanı öteki yırtıcılardan koruyan en büyük silah oldu. Sonrasında ilk ilkel silahlardan çok daha gelişkin silahları icat ederek kendisini savunmayı başardı.
Zekâ, insanın av olmaktan avcı olmaya yönelmesini sağladı.
Bir zamanlar av olmamak için korktukları vahşi hayvanlar artık insanın zekâsı karşısında av oluvermişti.
Tarihsel süreç içinde ise insan kendisini sürekli yenileyerek bugünkü konumuna ulaşıverdi.
Tabi nice trajik, acı tecrübeler yaşayarak.
Bugün insan, yerkürenin olumlu ve olumsuz yönde geleceğini belirleyen tek canlı türüdür.
Yaşamı kolaylaştıran en büyük buluşları yapan insan aynı zamanda yine en büyük yıkımlara, acılara da neden olabiliyor.
Savaşlar, doğayı ve çevreyi katleden kapitalizmin daha çok kazanma isteği, ırk ve din savaşları dünyayı cehenneme çeviriyor.
Oysa insan zekâsını iyi yönde kullandığı zaman bu dünyada cenneti yaşamak mümkündür.
Aksi halde ise cehennem dünya oluveriyor.
Tabi zekâ her insanda var ancak kullanmak apayrı bir mesele.
Araştıran, soruşturan, merak eden, eğitimli bir insan zekâsını kullanan insandır.
“Düşünen bilir, düşünmeyen inanır.”
Olay budur.
Düşünmeyen, sorgulamayan insan başkalarının kötü amaçları için kullanışlı bir apart olup çıkar.
Kötülükler beyin tembelliği yaşayan, zekasını kullanamayanların üzerinden yükselir.
O zaman eğitim şart diyoruz.
Okumak, okuduğunu anlamak, anladığını başkalarına aktarmak olamazsa olmaz diyoruz.
Dünya düşünen, sorgulayan, bölüşen ve paylaşan insanlarla çok daha yaşanabilir olacaktır.