Dünya Kupası’na Yine Gidemedik
Her şeyin ters gittiği inanılmaz bir gece… Portekiz’de, Portekiz’e 3-1 yenilerek elendik ve Dünya Kupası hayallerimizi bir kez daha gerçekleştiremedik. 1930 yılından beri dört yılda bir düzenlenen bu turnuvaya sadece iki kez katılabildik. Bu bizim için oldukça üzücü bir durum ama biraz da kendisini “Futbol ülkesi” olarak tanımlayan bir ülke olarak, futbolun hangi seviyesinde olduğumuzu da gözler önüne seren bir tablo. “Biz futbolu mu çok seviyoruz, yoksa içindeki kaosa mı bu kadar tutkuluyuz?” soruları bu ülkede futbolu yöneten kişilerin üzerinde uzun uzun düşünmesi gereken bir konu. Biz daha iyi bildiğimiz işe bakalım ve bu maçı konuşmaya başlayalım.
Maçın özellikle ilk yarısında oyunda neredeyse hiç yoktuk. Portekiz savunmasında eksikler nedeniyle birbirine hiç alışık olmayan oyuncuların bir arada olmasının getirdiği bocalamalarla yaptıkları hatalar olmasa belki de rakip kalede şutumuz bile olmayacaktı. Bu maçta ilk defa 3’lü oynadık ve buna alışmamız biraz zaman aldı diyebilirim. Elimizde bu kadar iyi stoperler varken böyle bir formasyonu ilk defa denememiz eleştirilmesi gereken de bir konu ama tabii ki bunun muhattabı Kuntz Hoca olmayacaktır. Ama bana göre birkaç noktada farklı tercihler de yapılabilirdi. Maçın ilk dakikasından çıktığı ana kadar Berkan, ilk kez kanat beki rolünde oynamanın da getirdiği çaylaklıkla hem bölgesini savunmakta sıkıntı yaşadı hem de oyuna katkısı oldukça düşük kaldı. Maç öncesinde bu durumun düşünülmesi ve Rıdvan’ın kadroya alınması gerekirdi diye düşünüyorum. 3’lü oynayarak orta sahadan eksilttiğimiz 1 oyuncuyu savunmaya koymamız ve orta alanda Hakan gibi çift yönlü oyunlarda temposundan çok tekniği ile iş yapan bir oyuncuyu kullanmamız da orta saha geçirgenliğimizi epey arttırdı. Şu an elbette farazi konuşuyoruz ama Dorukhan gibi box-to-box rolünü daha iyi oynayabilecek bir orta saha ile başlamak direncimizi daha yüksek tutardı sanki. İkinci yarıda ise ilk yarıya göre daha hareketli ve istekliydik ki golü de biraz şansa bulduk açıkçası. 2-3 oyuncumuzun bireysel becerisi ile farkı 1’e indirdik ve mental üstünlüğü bir anda elimize aldık. O anda oyuncu değişiklikleri bekledim ama onun da süresi uzadıkça potansiyelimizi kinetiğe çeviremedik maalesef. Ve gecenin kırılma anına gelelim. Enes’in penaltı pozisyonunu hakem net görmesine rağmen vermemekte oldukça dirense de VAR’da izledikten sonra penaltıyı göstermek zorunda kaldı. Atsak maçı uzatmaya götürüp belki de turu alabilecek bir noktadaydık. Burak bu konuda en güvendiğimiz ayağımız olmasına rağmen penaltıyı kaçırdı. Bunlar futbolda elbette olan şeyler ama diğer maçta daha rahat eleyebileceğimiz Kuzey Makedonya, İtalya’yı elemişken burada maçı bu kadar ucuz vermemiz herkesi olduğu gibi beni de çok üzdü. Bu olayın ışığında da Burak Yılmaz bu gece Milli Takımı bıraktığını açıkladı. İyisiyle kötüsüyle futbolumuzda önemli imzaları olan Kaptan’ın sorumluluğu da üzerine alarak “Bir bayrak değişimi zamanı” ifadelerini kullanması saygıdeğer bir duruş. Kendisine bir teşekkürü borç bilirim. Umarım bir dahaki turnuvalara daha doğru şekilde hazırlanabilir ve özlediğimiz Milli Takım başarılarına bir an önce ulaşabiliriz.