What The Galatasaray
Galatasaray sezonun muhtemel kırılma maçlarından birinde İstanbul Başakşehir’e konuk oldu. Maç öncesinde biri bana bu skoru söylese kendisine meczup gözüyle bakabileceğim derecede inanılmaz bir yere gitti maç. UEFA Avrupa Ligi’nde 6 maçta 3 gol, Süper Lig’de 12 maçta 8 gol yiyen Başakşehir’i, Galatasaray deplasmanda tam “7-0” ‘lık skorla yendi. Bu inanılmaz galibiyeti değerlendirmeye başlayalım.
Başakşehir’in maç öncesinde ciddi bir sakatlığı olmadığı gibi aslında tam da istediği gibi oyununu oynadı diyebiliriz. Yani Galatasaray, Başakşehir’in yenilmez denen oyununu kırdı geçti. Ayağa paslarla rakibi yıldıran takıma öyle bir ön alan presi yapıldı ki, ne herhangi bir savunma zafiyeti yaratıldı ne de kadrodan fedakarlık verildi. Galatasaray ön alanına ve orta sahasına baktığımızda bu takım inanılmaz pres yapar ve toplar kazanır dememiz çok mümkün değildir. Çünkü bu presi yaptıracağın 6 oyuncudan 3 tanesi bu oyuna uygun oyuncu değil. Bu oyuncularla Başakşehir’in alameti farikası oyununu yok etmek Okan Buruk’un teknik direktörlüğü adına pozitif bir durum.
Gora’da Cem abimizin bir repliği vardır. “Ben bu evrenden değilim abi”. Bugün de sahada bu evrenden olmayan bir adam vardı. Her gün yeni bir sevgili haberleriyle adından söz ettiren gerçek bir aile babası Mauro İcardi’den bahsediyorum elbette. Adamın bu ligin futbolcusu olmadığı net şekilde ortada. Özellikle Kerem’e yaptığı asisti şimdiden “sezonun en iyi asistleri” listesinde zirvede yerini aldı. Ceza alanı ve çevresinde her topla buluşması yeni bir atak başlangıcı olan bir adamdan bahsediyoruz. Belli ki bu sezon gözlerimizin pasını silecek, adını tarihe yazdıracak ve tadı damağımızda kalmışken ayrılacak ama bize bu şerefi yaşattığı için şimdiden teşekkürler.
Bugün herkes üst düzey bir mücadele verdi elbette ama beni en çok sevindiren performans Kerem Aktürkoğlu’nun oyunuydu. Uzun süredir inişli çıkışlı oyununa bugün yapmış olduğu hat trick ile belki de son veren Kerem’in üç golündeki bitiriciliği de oldukça iyiydi. Karşı karşıya yaptığı vuruşu belki de en kolay golüydü ama benim değineceğim nokta vuruş yaptığı yer. Geçen yıl Lokomotif deplasmanında uzak köşeye vurarak pozisyonu bitirmişti ama o doğru vuruş tarzı mıydı emin değildim. Bu pozisyonda ise yakın köşeye daha doğru bir vuruşla golü getirdi ve bu Kerem’in gelişime açık olduğunu da gösteriyor. Elbette performansını bu seviyede tutması gerektiğini de belirtmem gerekir.
Galatasaray’ın bu maçlarda en büyük artısı rakiplerine göre daha kaliteli bir kadroya sahip olması. Torreira’nın penaltı pozisyonunu örnek vermem gerekirse, Torreira Ndayishimiye’nin topa kaydığını gördüğü anda topun anlık olarak dibine giriyor ve pozisyondan kurtarıyor. Rakip de topa dokunamayıp direkt Torreira’nın ayağına girdiği için net şekilde penaltı oluyor. Bunun gibi önemli anlarda bir çok doğru hareket görüyoruz ve Galatasaray’ın galibiyetlerinin çoğunun da bu anlarla geldiğini görüyoruz.
Performansların bu noktaya geldiği günlerde insanın içinden “World Cup’a ne gerek vardı şimdi” düşüncesi de geçmiyor değil. Zamanlama olarak Galatasaray adına talihsiz bir döneme denk geldi diyebiliriz. Sezonun geri kalanını da kupa sonrası maçların belirleyeceği aşikar.