Devletin Dini olmaz. Temeli adalettir
Kocaeli Valisi Seddar Yavuz bir süre önce yaptığı bir açıklamada, “Devletin bugünkü tanımı laiklik olsa da biz laikliği yanlış anlıyoruz hala. Bu ülkede ket, çelik fanus devletin ideolojisi İslam’dır” diye buyurdu!
Geçtiğimiz aylarda da Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, AKP Çayırova İlçe Teşkilatı’nın danışma toplantısında 2023 seçimlerini 100 yıllık hesaplaşma diye izah etmiş, açıklamasında bir cümlenin cımbızla alındığı ve emperyalist ülkeleri kast ettiği söylenmişti.
O süreçte, “Tahir Hoca” tanımlaması ile Büyükakın’a alkış tutanlar Büyükakın’ı aklamak için dokuz takla atmış, birisi “Büyükakın çok Cumhuriyetçidir. Aksi bir kastı olsa ben karşısında dikilirim” türü bir yaklaşımda dahi bulunmuştu. Sözlerinin balondan ibaret olduğu, kıllarını bile kıpırdatmayacakları Vali Yavuz’un açıklaması sonrası görmezden gelmelerinden açığa çıktı.
Siyasal İslamcı vahşi kapitalist düzene bu kadar bağımlı olmanın bir getirisi olsa gerek.
Konumuzun özüne tekrar dönecek olduğumuzda başlığı konu edinmekte fayda var.
Devletin, devletlerin dini olmaz. İnsanların dini olur. Din, Allah ile kul arasındadır.
Bilal’e anlatır gibi anlatmak gerekirse:
Örneğin; insanlar öldüğünde cenaze namazları kılınır. Bizim dinimizin gereği, helallik alınır.
Devletler yok olduğunda ise cenaze namazı kılınmaz. Zaten yıkılan devletler için “Yıkıldı” nedir, “Öldü” denmez.
Yine dinimizde yer aldığı şekilde, Ramazan ayında orucu devletler tutmaz, insanlar tutar.
Bu örnek şu bakımdan önemli. Vali Yavuz tartışma konusu olan bu sözleri Ramazan ayında ihtiyaç sahibi yurttaşlara yardımda bulunan iş insanlarına teşekkür belgesi verdiği törende söyledi.
Merakım şudur: O iş insanları arasında işyerinde sendikal örgütlenme sonrası işçisini ücretsiz izne yollayan veya çıkartan iş insanları da var mı idi?
Sayın valimiz bu konuda çok hassas! Şayet işçinin ve sendikanın tepkisi işyeri işgaline kadar uzarsa bütün İl Emniyet Müdürlüğü’nü seferber edip adaleti sağlıyor. Akabinde o iş insanına “Geçmiş olsun” ziyaretinde dahi bulunduğu konuşuluyor.
Ancak bir defa olsun ne bir Sayın Vali, ne de bir Sayın Kaymakam’ın herhangi bir grev veya direniş yerine konuk olup oradaki yurttaşlara da, “Derdiniz nedir. Bir ihtiyacınız var mı?” diye sorulduğuna şahsım adına tanık olmadım.
İçinde bulunduğumuz günlerde Gebze Bölgesi’ndeki değerler eğitimine Eğitim-Sen Gebze Şubesi’nin önce tepkisine, ardından suç duyurusuna tanık olduk.
Okullarda anlatılanların “Değerler eğitimi” olduğuna dair bir kılıfa sığınılıyor olabilir ancak gelin görün ki İslam’ın da emperyalizmin, sermayenin, kapitalizmin, düzenin lehine güncelleştirildiğine dair tespitlerin hayli yoğunlaştığı bir zaman dilimindeyiz.
“Sağ elin verdiğini sol el bilmemeli” diye bilinen bir anlayıştan, Ramazan ayında sistematik bir şekilde yoksullaştırılan halka yardımda bulunduğu gerekçesiyle iş insanlarına Devlet erkanı tarafından teşekkür belgesi verilen bir anlayışa evrildik.
Sayın Vali’nin, “Devletin ideolojisi İslam’dır” çıkışını gerçekten de 100 yıllık bir hesaplaşma girişiminin dışa yansıması olarak endişeyle algılamaktayım.
Adaletten bu kadar kopuk bir düzene karşın bir kez daha hatırlatmakta fayda var:
Devletin dini olmaz. Devletin temeli adalettir. O temeli sağlam tutmak lazım!