Darbe girişiminin teknik profili

Darbe girişiminin teknik profili

 

Yaşadık, şimdilerde yaşananları politik, sosyolojik, askeri ve teknik olarak analiz etmeye çalışıyoruz.

Bu çalışma perspektiflerinden herkes farklı sonuçlar çıkartıp, karşılık esasına dayalı olarak birbirini suçlayabilir. Ama, Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (TSK) gelen ''Darbe girişimine 8 bin 651 personel katıldı'' açıklamasına bakınca, öyle acemice bir kalkışma olmadığı da apaçık görülür.

TSK’ya göre, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine 8 bin 651 askeri personel katıldı. Bunların bin 676'sı er/erbaş, bin 214'ü askeri öğrenci.
Bu sayı, TSK'nın personel mevcudunun yüzde 1,5'ine tekabül ediyor.
Az mı ?

TSK'ya ait 35 uçak, 37 helikopter, 74'ü tank 246 zırhlı araç, 3 bin 992 hafif silah ve 3 gemi kullanılmış.

Peki, bu rakamlar az mı ?

Elbette az değil…

Hava puslu, su bulanık, dahası böyle durumlarda torbanın ağzı açık tutulur ve ne çıkarsa bahtımıza denilerek doldurulmaya devam edilir.
Bu noktada, TSK'dan yapılan açıklamaya kafamın takıldığını söylemeliyim. Açıklamada, şu ifadeler kullanılıyor:
''TSK içerisinde yuvalanmış, büyük çoğunluğu asker elbisesi taşıyan illegal çete mensubu hain teröristler (FETÖ) tarafından, 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen alçakça, kahpece gerçekleştirilen menfur darbe girişimine katılanlar ve kullandıkları devlet malı harp, silah, araç ve gereçleri belirlenmiştir.’’

Bu belirleme, darbe girişiminden sonra mı yapılmıştır ?

Harp silahı ile araç ve gereçlerin kullanımı, sevk ve idaresi önemli oranda ‘hain’ diye nitelenen o kadroların eline nasıl geçmiştir acaba ?

TSK içinde, birbirinden farklı yapılanmalar olduğu hep söylenmiştir. Ama, kuramsal ve kurumsal olarak değerlendirildiği dile getirilip, bu söylentiler hep yalanlanmıştır.

Yaşanan 15 Temmuz darbe girişimi gösteriyor ki, söylenenlerin en azından bir kısmı doğruymuş.

O halde, herkesin kendine çeki düzen vermesi gerekmez mi ?

Anımsayalım;

15 Temmuz darbe girişiminde 265 kişi yaşamını yitirmiş, bin 440 kişi yaralanmıştır.

TBMM bombalanmıştır.

Cumhurbaşkanlığı sarayı bombalanmıştır.

Genelkurmay Başkanlığı işgal edilmiştir.

Özel Harekat Daire Başkanlığı’nın Ankara Gölbaşı’ndaki üssü bombalanmıştır.

Eski adıyla Boğaz Köprüsü yeni adıyla 15 Temmuz Şehitler Köprüsü trafiğe tek yönlü olarak kapatılmış ve insanların üzerine kurşun sıkılmıştır.

Sonrasında 12 bin 652 kişi gözaltına alınmış, bunlardan 5 bin 613’ü tutuklanmıştır.

Bu rakamlar size de ürkütücü gelmiyor mu ?

TSK’nın içerisine sızan illegal çete mensubu FETÖ’cü teröristlerin ülkeye yaşattığı rezalet, uzun süre akıllardan çıkmayacaktır.

Ancak, bu durumdan görev çıkartan bir anlayışa dayalı olarak Kanun Hükmünde Kararname dayanağını kullanıp ülkede Olağanüstü Hal (OHAL) uygulaması kararı alan siyasi irade de unutulmayacaktır.

OHAL’in, ülkede, yeni yapılanmaya ses çıkartılmaması için darbe girişimi fırsat bilinerek hemen uygulamaya konulması, siyaseten fırsatçılıktır.

AKP, böylesi bir fırsatçılığı halka dayatarak ve bunu da meydanlarda ‘demokrasi şölenleri’ düzenlemek yoluyla yaparak, ülke tarihine geçmiştir. Ama, ‘darbelere yol açan sivil siyasi iktidar’ etiketiyle.

Demokrasi mücadelesinin kaidesine böyle kazınan bu isim, kolay kolay silinmeyecektir…

 

 

Bu yazı toplam 209 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi