Cengiz Akgün

Cengiz Akgün

CUMHURİYET RÖNESANSI!

CUMHURİYET RÖNESANSI!

Rönesans neden üç yüzyıl gecikiyor? diye soruyor Jules Mıchelet ‘Rönesans’ isimli kitabında ve şöyle devam ediyor:

“Niçin Ortaçağ, ölümünden sonra üç yüzyıl yaşıyor?

Bu çağın korkutma siyaseti, polisi, ateşte yakma cezaları, Ortaçağ’ın yaşaması için yeterli değildi. İnsan bunların hepsini kırıp parçaladı. Onu kurtaran okul, akıl ve kavrayışa karşı akıl yürütmeyle bir halk topluluğunun oluşmasıdır...”

Rönesans (Yeniden Doğuş) Ortaçağ ile Reformların arasında ki tarihi kesittir.

Deneysel düşüncenin canlandığı, Antik Yunan filozof ve bilim insanlarının çalışmalarının farklı dillere çevrildiği, hümanizm üzerine yoğunlaşma yaşandığı, matbaanın bulunmasıyla bilginin daha geniş kitlelere ulaştığı ve gerçekten çok radikal değişimlerin yaşandığı bir süreçtir Rönesans.

Bu dönem aynı zamanda birçok alanda geriye düşen kıta Avrupa’sının yeniden ticaret ve keşiflerin yükselişinin yaşandığı bir dönemdir de.

Ne var ki Ortaçağ’ın eski kalıntıları varlığını Rönesans sonrası bile devam ettiriyor.

Ta ki bilim ve teknolojinin insan yaşamında her şekilde yer etmesi, sanayi devrimi ile birlikte ortaçağ anlayışı yok olup gidiyor.

Denildiği gibi Osmanlı’yı düşmanları değil, Osmanlının yenileşmeye karşı olan tutucu anlayışı bitirdi.

Matbaanın bulunmasından 300 yıl sonra ancak ülkemize getirilmesi zaten her şeyi anlatıyor.

Ki matbaa gelmesine karşı Müslüman teba uzun süre kitap basımı gibi şeylerden yararlanamadı.

1699 yılındaki Karlofça Antlaşması ile başlayan toprak kayıpları, Avrupa ve dünyanın hızla yol aldığı bilim ve teknolojiye karşı set çekilmesi de Osmanlını sonunu hazırladı.

Ülkemiz de Ortaçağ karanlığı Cumhuriyet devrimine değin devam etti.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde emperyalizme karşı verilen mücadelenin zaferle sonuçlanmasından sonra Cumhuriyet anlayışı Anadolu topraklarında ki ortaçağ kalıntılarını söküp atıyor, Türkiye aydınlanması yaşanıyor.

Türk Rönesans’ı Atatürk ile bu topraklarda hayat buldu.

Eğitim ve öğretimde, bilimde, sanatta, kültürde, sosyal yaşamın her alanında Cumhuriyetin uygarlık yolundaki adımları sağlam olarak atıldı.

“Yaşamda en geçerli yol bilimdir, fendir. Bilim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cehalettir, sapkınlıktır” demiş Mustafa Kemal Atatürk.

Sonuna kadar doğru.

Eğer Atatürk olmasaydı Türkiye şimdi Arap ülkeleri gibi yarı sömürge, bilim ve teknolojinin uzağında baskıcı yönetimlerin söz sahibi olduğu bir içine kapalı ülke olurdu.

Neyse ki Atatürk vardı!

Bu yazı toplam 4982 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Cengiz Akgün Arşivi