ÇOCUK VE KADINA ŞİDDET!
Son dönem çocuk ve kadınlara dönük şiddet ve ölümlerin ne kadar çok olduğuna dikkat ediyor musunuz?
Ülkemiz de çocuk ve kadınlara sessiz ve derinden kıyım yaşatılıyor.
Babaları, yakın akrabaları, eşleri tarafından…
İzmir’de psikolojik sorunları olduğu söylenen baba görünümlü cani 4 çocuğunu tabanca ile vuruyor, diğer bir baba küçük çocuğunu boğuyor, yine bir başkası da doğum gününe gitmek isteyen kızını öldürüyor ve daha nice ölüm, şiddet olayları…
Sizce tüm bunlar olağan ve olabilir diye geçiştirilecek şeyler mi…?
Kadınların sokak ortasında şiddet görmesi ise adeta film izler gibi seyrediliyor.
Bu aslında bir başkasının canı yakılırken, öldürülürken bireyden başlayıp toplumsal olarak umursamazlığın, korkaklığın geldiği son noktadır.
Kadın yüzlerce kişinin önünde demir çubukla dövülüyor kimse kılını dahi kıpırdatmıyor.
Bu kadar mı insanlıktan çıkıldı?
Tabi yalnızca medyaya yansıyanları biliyor ve görüyoruz.
Kim bilir ne acılar yaşanıyor!
Kaç çocuk ve kadın evlerinde veya izbe yerlerde saldırganlığa, tacize uğruyor…
İşin cinnet hali ise toplumsal ruh halimizle ilintili.
Elbette istisna olarak bu tür olaylar yaşanabilir.
Ne var ki bir ülkede sıklıkla çocuk ve kadın darp edilip öldürülüyorsa o zaman sosyal ve ekonomik düzeye bakmak gerekiyor.
Ekonomisi bozuk, gelir dağılımı adaletsiz ve yoksulluğun bol olduğu toplumlarda psikolojik sorunlar artar ve normal insan yaşadığı ağır travmadan çıkış yolu bulamayınca caniye dönüşebilir.
Mutlu ve gönenç içinde yaşayan ülkelerde çocuk ve kadının şiddet görmemesi adına çok öncesine dönük adımlar atlıyor.
Yani alınan tedbirler, ağır yasal yaptırımlar ve rehabilite süreciyle suçun önüne geçiliyor.
Eşinden şiddet gören kadın veya aile şiddetine maruz kalan çocuklar ivedilikle devlet korunmasına alınıyor.
Bizde öyle mi?
Kadın defalarca ilgili devlet kurumlarına şiddet gördüğünü, öldürülme tehlikesi olduğunu ve koruma altına alınması için defalarca başvuru yapıyor.
Fakat ilgisiz kalan, durumu savsaklayan devlet kurumları nedeniyle birçok kadın sokak ortasında eşleri veya birlikte olduğu kişilerce katledildi.
Yok yere öldürülenler öldükleriyle kalıyor.
Katiller ise bildik aynı savunma içinde, ‘’Namusumu temizledim…’’diyerek doğru bir iş yaptığını söylüyor.
Ve ne acıdır ki bu yaşananların bir kısmı nobran erkek egemen toplumun kendisine kalkan ve gerekçe gördüğü ‘namus’ anlayışının sonucudur.
Kadın ve çocuklara şiddetin bitmesi için hepimize, herkese büyük görevler düşüyor.
Susmak, korkmak onaylamaktır!