Çocuk gelinin intikamı
Bir zamanlar, 110 yıl önce mesela, bir yerde bir köy vardı ve bu köyde genç, tatlı bir kız yaşardı. Yaşı kaç olsun, 15 olsun hadi. Bu güzel kız anne babasını yıllar önce bir yangında kaybetmişti. O zamandan beri ona teyzesi bakıyordu.
Teyzesi bir çıkarı olmayacaksa şuradan şuraya gitmeyen para düşkünü bir kadındı ve büyüyüp serpilmiş olan yeğeninin evlenme çağına geldiğine inanıyordu. Niye, çünkü manyaktı, 15 yaşında kız evlendirilir mi? Bana sorsalar asla evlendirilmez de, soran yok işte. Neyse...
Aynı köyde yaşayan dul ve 2 çocuklu bir adam vardı. Onun yaşı kaç olsun, onu da 50 yapalım. Adamın kızda gözü vardı ve onunla evlenmek istiyordu. Bence de olacak kepazelik değil de, oluyor memlekette böyle şeyler biliyorsunuz.
Kendini ne zannediyorsa artık, bu 15'lik çiçek gibi genç kızın onun eşi olmasını ve kendisine karılık yapmasını kafası basıyordu. Bunlarda böyle değişik bir kafa yapısı oluyor, böyle şeylere basıyor, hatta özellikle böyle şeylere basıyor.
45 yaşında bir erkek kardeşim olsa da bu yaşta bir kızla evlenmeye kalksa şahsen kendisini kardeşlikten reddederim. Sana denk kadın mı yok, memlekette bu kıza göre delikanlı mı kalmadı, nasıl kıyıp da koynuna alırsın dingil? Adalet mi bu şimdi? Neyse...
Dingil Bey Neriman'la (Kızın adının Neriman olmasına karar verdim) evlenebilmek için ciddi bir rakamı gözden çıkarmaya hazırdı ve bu ciddi rakam Neriman'ın teyzesinin gözlerinin yuvalarından fırlamasına yetmişti. Teklifi hemen kabul etti.
Neriman'a fikrini soran olmadı. Hoş, kızı fikri olan bir canlı gibi gördükleri de kuşkuluydu.
Yiğidi öldür hakkını ver, Dingil Bey paraya kıyıp şahane bir düğün yaptı. Bacak kadar kızı da hiç utanmadan koynuna aldı, kızın koynunda geberesice.
Mahremlerine girmek istemem ama birlikte olma sahneleri erotik falan olmaktan çok acıklıydı. İnsanın kıza acıyası ve adamı da boğası geliyordu. Neyse…
Yıllar yılları kovaladı. Kötüye bir şey olmaz hesabı, Dingil Bey uzun yıllar sıhhat ve afiyet içinde yaşadı. Neriman'dan da 2 çocuğu oldu. Neriman'ı evde, tarlada, bahçede; çalıştırabileceği her yerde çalıştırdı. Evliliklerinin 2. yılında bir gün kızı öldüresiye dövdü, çünkü genç bir erkeğe baktığını fark etmişti.
Neriman arada bir genç erkeklere bakmasın da ne yapsındı, 17 yaşındaydı, genç kategorisine girdiği şurada kaç sene olmuştu ama andropozun eşiğindeki bir adamın karısıydı. Yanında olması gereken erkek bu değilmiş gibi geliyordu ona, haklıydı da. Adaletin bu mu dünya? Neyse...
Yorgun, tatminsiz, sıkıntılı ömrünün sonu geldiğinde Neriman daha 32 yaşındaydı. 67 yaşına gelmiş olan Dingil Bey onun ölümünden bir süre sonra tekrar evlendi.
Yeni eşi 25 yaşındaydı, biraz yaşlıydı ama olsun, onu da bulamayan vardı. Hem kendisi de 15 - 18 yaş grubu için biraz yaşlanmıştı canım, kabul etmek lazımdı. Bunu kabul etmekten hiç hoşlanmıyordu ama...Neyse...
Dingil Bey yeni eşiyle geçireceği ilk geceye hazırlanırken kendini tuhaf hissediyordu. Başında bir ağırlık vardı, evin duvarları üstüne üstüne geliyordu sanki.
Yeni karısı, o zamanlarda o köyde henüz evlenmemiş olan 25 yaşında bir kadın tohuma kaçmaya başlamış sayıldığı için ve biraz da, aslında epeyce de Dingil Bey'in cömert teklifi ailesine son derecede cazip geldiği için istemeden evlendirilen Saliha, içeride sessiz sessiz ağlıyordu. Kaderine de razıydı ama mecburen, gidecek bir yeri, yardım edecek kimsesi yoktu.
Dingil Bey Saliha'nın yanına geldi, hatta yanına uzandı. Kız gayet insani, gayet anlaşılabilir bir refleks olarak kendisinden biraz uzaklaşınca elinin tersiyle ona bir tokat attı. Karısının üstüne uzandı sonra. Tam iyi - kötü bir şeyler yapmaya başlayacaktı ki...o da ne?
Saliha değildi bu, Neriman'dı. Uzun saçları karmakarışık, üstü başı mezarından çıktığı için toprak içinde, bembeyaz dişleri ışıldayarak "Yapamayacaksın" diyordu. "Bana yaptığını ona da yapmana izin vermiycem, olmaz. Sen bu yatakta geberip gideceksin. Azz sonra! O da dengi olan biriyle evlenecek."
Dingil Bey yataktan fırlamak, odadan fırlamak, evden fırlamak, hatta eli değmişken köyden de fırlamak, oralardan gitmek istedi ama kıpırdayamadı bile, korkudan adeta taş kesilmişti. Saliha bayılmıştı, yanında öylece uzanıyordu.
Neriman toprak içindeki kollarını onun boğazına doladı. Tıpkı adamın evlendikleri gece 50 yıllık ellerini onun 15 yıllık gencecik boynuna doladığı gibi. Yediği o dayağın, yaz - kış demeden her işe sürülmenin, kocası olacak dingilin koynunda "Bitse de kurtulsam" diyerek geçirdiği gecelerin, el konulmuş gençliğinin, genç bir adamın yanında geçmemiş gençliğinin acısını çıkarmak istercesine sıktı...sıktı...sıktı.
Dingil Bey son nefesini verdiği zaman Neriman yıllardır, belki de ömründe hiçbir zaman gülümsemediği gibi gülümsedi ve duvardan geçerek olması gereken yere gidip ölüm uykusuna devam etti.
Olan biteni ertesi gün fark eden köylüler bunun çocuk gelinin intikamı olduğunu akıllarına bile getirmediler tabii. Dingil Bey'in bu yaşta böyle bir geceyi kaldıramadığını veya kalp krizi geçirmiş olabileceğini falan düşündüler.
Onu Neriman'ın mezarının yakınına gömdüler. Tabutun üstüne toprak atılırken bir an için herkese, birisi gülüyormuş gibi geldi. Daha çok da bir kadın. Ses, kadın sesiydi sanki.
Ama yanıldıklarını düşündüler.
Kaynak: