Hilal Uslu

Hilal Uslu

Aklımızdan geçen rahatsız edici şeyler

Aklımızdan geçen rahatsız edici şeyler

Aklınızdan sizi sinir eden, kendinizden şüphe etmenize yol açan, düşünmekten bile rahatsız olduğunuz şeyler geçtiği olur mu? Oluyordur, olmalı, hatta olmak zorunda. İşleyen bir beynimiz varsa aklımızdan geçen rahatsız edici şeyler de vardır mutlaka; ben böyle inanıyorum.

Bunlar bazen ayıp ettiğimizi, bazen günah işlediğimizi, kimi zaman da ne biçim bir insan olduğumuzu düşündürürler bize.

Aklımızdan geçen korkunç şeyler diye düşünmüştüm başlığı ama içime sinmedi. Bunların her zaman korkunç, dehşet saçan düşünceler olması gerekmiyor. Birçok farklı seviyeleri var aslında.

Ve çoğu zaman geçicidir bunlar, bir süre sonra yerlerini başka düşüncelere bırakırlar, unutulurlar.

İnsan bunlar aklından geçtiği zaman üzülür, utanır, “tövbe tövbe” falan der. Kafasından kovmaya çalışır.

Bunun için çok fazla çalışırsa çabucak kovma işinde başarılı olamayabilir ama. “Çık aklımdan, çık aklımdan” diye sayıklayıp durursanız bir yandan da sürekli olarak kovmaya çalıştığınız düşünceyi düşünmüş olursunuz. Normal şartlar altında bunların üstünde baskı kurmak için paralanmaktansa başka bir şeylerle uğraşmayı denemenin daha etkili olacağını sanıyorum.

Kendi hallerine bırakmak da işe yarayabilir. Müdahale etmeyin, size ait değillermiş gibi yapın, “Aman yaa, kendi aranızda istediğiniz kadar tepişin, benim başka işlerim var” havasına girin. Aklımızdan geçen rahatsız edici şeyler onlarla çok ilgilenmezsek kendiliğinden kaybolup gidebiliyorlar.

Saatler, günler, haftalar geçtiği halde öylece duruyorlar ve hatta güçleniyorlarsa bir çözüm aramaya girişmek lazım zaten; bir psikiyatr veya nörologla görüşmek gibi.

Neyse, bu ayrı konu.  Şimdi esas konuya basit bir örnek vereyim:

Bebeğiniz saatlerdir ağlıyordur, ne yapsanız susmuyordur, bir noktada “Bu ne ya, keşke doğurmasaydım” diye düşünürsünüz mesela. Bu sıkıntı veren bir düşüncedir, çünkü bir annenin aklından evladıyla ilgili böyle şeyler geçmemesi gerektiğine inanırız.

E, geçebiliyor ama, ne yapıcaz? Bana bunun şimdiye kadar hiçbir annenin içinden geçmiş olamayacağını kim söyleyebilir?

Peki, böyle düşünebilen bir kadının kötü bir anne olduğu kesin midir? Bence alakası yok. Daralmış, bunalmış, yorulmuş, çaresiz kalmış bir annedir o ve büyük ihtimalle bir süre sonra böyle bir şey düşündüğü için kendini yemeye başlayacaktır.

Neyse ki böyle düşüncelerin çoğu geçicidir. İyi ki. Yoksa insanı yiyip bitirebilirler maazallah, kendini aşırı derecede sorgulamasına veya kötü, yakışıksız, büyük bir suç veya günah niteliğinde bir şeyler yapmasına yol açabilirler.

Seri katil beyni bu gibi düşüncelerin yerleşik hale geldiği bir beyindir belki de. Adam müdavimi olduğu barda kendisiyle flört eden, fazla naz etmeden evine gelen bütün kadınların ortadan kaldırılması gereken birtakım günahkar kaltaklar olduğunu düşünüyor mesela ve bu düşünce hiç aklından çıkmıyor. İlle de bulabildiklerinin hepsini öldürüp dünyayı daha iyi bir yer haline getirecek.

Neyse, bu da ayrı konu. Esas konu nereye gitti, neydi o? Heh, hatırladım.

Aslında öyle çok örnek verilebilir ki.

Birine zarar vermeyi, birinin bir şeyini çalmayı, ahlaki ve toplumsal açıdan onaylanmayacak bir aşk ilişkisi yaşamayı, çok sevdiği birine büyük bir yalan söylemeyi ve bunlara benzer daha pek çok şeyi düşünebilir insan.

Aklından dinle ilgili, inandığı yaratıcıyla, dini kurallarla ilgili sorular ve kuşkular geçebilir ve bundan büyük rahatsızlık duyabilir. (Bildiğim kadarıyla baya da yaygın bir şeydir bu.)

Annesi, babası, çocuğu gibi çok sevdiği insanlar hakkında karanlık, öfkeli, alaycı düşünceler geçebilir kafasından.

Bana normal geliyor. “Benim beynimden bunlar geçiyorsa başkalarınınkinden de bunlara benzer – benzemez neler geçiyordur kim bilir?” diye düşünüyorum bazen.

Kendinizi bu açıdan yalnız hissetmeyin yani. Sanırım istisnasız hepimize oluyor bunlar az çok.

Aklımızdan geçen sıkıntı verici şeyler normal dışı, hastalıklı, tehlikeli falan da olabilir tabii. Bu durumun ileri örneklerini açıklayan türlü türlü travmatik durum, ruh hastalığı falan olmalı.

Ama benim demek istediğim bu türlü olanlar değil. Daha hafif, daha gündelik ve geçici duygu ve düşüncelerden söz ediyorum ben.

Gün içinde oluşan bir durumun, yapılan bir gözlemin etkisiyle kafanızdan kısa süreliğine geçip canınızı sıkan, kendinizi, özünüzü sorgulamanıza yol açan fikirler, yargılar, kuşkular ve sorulardan söz ediyorum. Bunların sizi çok fazla kasmasına izin vermemeye çalışın, çoğu zaman geldikleri gibi giderler.

Bana gelip gidiyorlar da oradan biliyorum.

 

 

Bu yazı toplam 25475 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Hilal Uslu Arşivi