Bu ölümler engellenemiyor
Yaşamda, engellenemeyen ölümlerden söz edildiğinde, hemen herkesin ‘mukadderat’ ya da ‘takdir-i ilahi’ diyerek metanetle karşıladığına ya da öyle göründüğüne tanık olunur.
Bir de aslında engellenebilecek ama bunun için de kararlı adımlar atılmaması yüzünden engellenemeyen ölümler var ki, can acıtı ve yakıcı.
Mesela, iş cinayetleri (kazaları) sonucu ortaya çıkan ölümler. İşte, böylesi ölümlerin altında yatan tek gerçek patronların aşırı kar hırsıdır.
Kocaeli, bu açıdan oldukça şanssız illerden biridir. Bunu, Kocaeli İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) istatistiki verileri gösteriyor. O verilere göre, kentimizde geçtiğimiz yıl 81 işçi iş cinayetlerinde (kazalarında) hayatını kaybetti.
Ülkemizde ve kentimizde, her yıl binlerce emekçi çalışma ortamından ya da çalışma koşullarından kaynaklanan nedenlerle hastalanıyor, sakat kalıyor ya da yaşamını yitiriyor. Emekçilerin yaşamını ve sağlığını kaybetmesine yol açan bu olaylar söz konusu ‘iş kazası’ olduğunda bazen, ‘meslek hastalığı’ olduğunda ise neredeyse hiçbir zaman resmi kayıtlara geçirilemiyor.
Söz konusu verilere bakıldığında, geçen yıl ülkede toplam 1923 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Bu rakam, kentimizde ise 81 olarak gerçekleşti.
Bu rakamlar korkunç. Ama, daha da korkunç olan başka bir rakamı bilmek gerek. Kentimizde, son 5 yıl içinde iş cinayeti kurbanı olan işçi sayısının 360 olmasıdır.
Geçen yılı ‘ülkede en fazla iş cinayeti kurbanı işçiye sahip ikinci il’ unvanıyla kapatan kentimizin en fazla iş cinayeti yaşanan ilçesi 17 ölümle Gebze’dir. Daha sonra 12 ölümle İzmit, 9 ölümle Darıca, 8 ölümle Derince, 7 ölümle Kartepe, 6 ölümle Körfez ve Gölcük, 3 ölümle Başiskele, Çayırova, Dilovası ve Hereke, 2’şer ölümle de Kandıra ve Karamürsel geliyor.
Bu ölümlerin engellenemiyor olmasında birinci derece işverenler sorumludur. Onlara bu yolu açan siyasal irade ise kolektif sorumluluk taşımaktadır. Bu konuda işçi yaşamını hiçe sayan yasal yaklaşımlar yaratan siyasal irade ve bu boşluktan yararlanıp daha fazla kar etmenin yolunu bulan işverenlerin sorumluluğu aslında eşittir.
Siyasal irade-işveren ortaklığı, bu iş cinayetlerinin birinci derecede sorumlusudur.
Peki, bu cinayetler nasıl önlenecek ?
Bunu sağlamanın tek yolu, örgütlü emek hareketi yaratmaktan geçiyor…
Şimdi, birileri çıkıp ‘’emek hareketi örgütlü zaten’’ diye ahkam kesebilir. Bu tez, kağıt üzerinde belki doğru görünebilir. Ama, realite böyle değil.
Ülke genelinde, geçen yıl iş cinayetlerinde ölenlerin 48’i (yüzde 2,49) sendikalı işçi, 1875’i ise (yüzde 97,51) sendikasızdı. Benzer şekilde ilimizde de ölenlerin 2’si yani %2,46’sı sendikalıydı ve metal iş kolunda çalışıyordu.
Ülke genelinde, en fazla iş cinayeti tarım ve inşaat iş kollarında meydana geliyor. Ve ne yazık ki, bu iş kollarında sendikal örgütlenme yok denecek düzeyde düşük. Bu nedenle, örgütlenmeyi aynı zamanda hayatta kalma mücadelesi olarak da görmek gerekir. Özcesi, ölümleri durdurmak için bilinçli ve örgütlü bir emek hareketi şart.
Bu korkunç tablonun gerçek aktörü olup da artı değer yaratan emekçiler, devletin kasasını da dolduruyor. Yasal düzenlemelerini işveren çıkarlarını düşünerek gerçekleştiren devlet, hiç düşünmediği emekçilerin sırtından yaratılan değerler sonucu en fazla vergiyi bu ilden topluyor.
Türkiye’nin en büyük sanayi kentlerinden biri olan Kocaeli, ödediği kişi başı vergi ile ortalamanın üzerine çıkıyor. Ama vergi geliri sağlamada en önde olmasına karşın, kamu harcamalarından aldığı pay oldukça yetersiz.
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 2018 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Gelir ve Giderleri verileri, Kocaeli’nin ülke vergi gelirinin yüzde 11,82’sini ürettiğini gösteriyor.
71 ilin vergi gelirlerinin toplamından fazla vergi ödeyen Kocaeli, emekçilerin sırtından yaratılan rant sonrası geçen yıl toplam 73 milyar 451 milyon lira vergi ödedi. Bu rakam, ülke genelinde 71.3 milyar lira olan 71 ilin vergi gelirlerinin toplamından daha fazla.
Ayrıca, Kocaeli, geçen yıl ödediği kişi başına 38 bin 529 liralık vergi geliri ile ülke ortalamasını kat kat üzerine çıkmıştır.
Bu yazı konusunun en can alıcı yanı da, ülke bütçesine kişi başına 38 bin 529 lira vergi geliri veren kentimiz insanı için kişi başına yapılan harcamanın sadece 3 bin 767 lira olmasıdır.
Bu harcama rakamı ülke ortalamasının çok altında, üçte biri oranında…
Başta da ifade ettiğim üzere, bu iş cinayetlerini ve o cinayette ortaya çıkan ölümleri engelleyemeyen siyasi irade-sermaye ittifakı, ölmeyip de sağ kalmayı beceren emekçilere, yapılan kişi başı harcamalarında da oldukça cimri davranıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.