AYDIN, MÜNEVVER, ENTELEKTÜEL
Kavram kargaşalarının içinde boğulduğumuz şu günlerde, bu kavramlara dair ben de bir şeyler yazayım istedim.
Öncelikle, eş anlamlı olarak bildiğimiz kelimelerin, yüzde yüz aynı olmadığını, küçük de olsa birbirinden farklı anlamlar taşıdığını bilmek gerekir. Mesela, kara ve siyah sözcüklerini eş anlamlı biliriz ancak birini, diğeri yerine her zaman kullanma şansımız yoktur. “Aramıza kara kedi girdi” dersiniz ama “aramıza siyah kedi girdi” diyemezsiniz. “Kömür karası gözler” dediğinizde insan zihninde uyandırdığı çağrışımı, “kömür siyahı gözler” dediğiniz de uyandıramazsınız. Kara sözcüğü siyah sözcüğüne göre daha pekiştirilmiş bir mana taşır.
Asıl konum ‘aydın’ sözcüğü ile ilgili.
Aydın sözcüğü, Özellikle Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra, münevver sözcüğünün yerini alması amacıyla Öztürkçe olarak, yaygın biçimde kullanılmaya başlamış.
TDK sözlüğünde, aydın,münevver,entelektüel kelimeleri anlamdaş sözcükler olarak açıklanmış.Ancak XX.yüzyılın sonlarından bu güne dek, bu üç sözcüğün aynı anlam taşıyıp taşımadığına, kimlere aydın, münevver veya entelektüel denip denemeyeceğine dair ciddi tartışmalar olmuştur. Görünen o ki, o günden bu güne hiç yol kat edememişiz. Üstelik daha da içinden çıkılmaz hale getirmekteyiz.
Şerif Mardin’den, Cemil Meriç’e, Mehmet Kaplan’dan, Peyami Safa’ya, Hilmi Yavuz’dan Ayşe Hür’e kadar, her fikir renginden ve düzeyinden insan bu kavramlar üzerinde tartışmışlar ve hala tartışmaktalar.
Bu konudaki birçok yazıyı okurken kafama şu soru takıldı: Neden bu kavramlar, kavramları kullanan kişilere göre anlam kazanır? Kendi içimde cevaplarım şöyle idi:
Birincisi, kavramlar soyut ve geniş anlamlıdır. Hal böyle olunca, kavramlara anlam yüklemeler, kişinin zekasına, kültürel birikimine, inanç dairesine; maddi, manevi ve iktidar gücüne, ifade edebilme becerisine, daha bir çok özelliğine göre değişebiliyor.
İkincisi, gerçek hayatta karşılaştığımız ‘şeyler’ kullandığımız veya bildiğimiz sözcüklerden daha fazla olunca, o ‘şeyleri’ bildiğimiz kavramların altına sokuşturuveriyoruz. Böylece kavramların anlamlarını kirletiyoruz. Misal; üniversite diploması alan ya da her araştırma görevlisi aydın mıdır? Her akademisyen unvanı alan, münevver ya da entelektüel midir? Alaylı olup da iyi yetişmiş bir tiyatro sanatçısı, hangi kavramla sıfatlandırılır? Bir alanda uzman olunca aydın, münevver,entelektüel olunur mu? ? Değilse, kavramsal düzeyde onlara ne ad verilir?
Üçüncüsü, üç kavramında farklı milletlere ve köken itibarıyla farklı anlamlara sahip olması, karmaşanın diğer bir nedeniymiş gibi geliyor bana. Her kelimenin- kökleri itibarıyla- zihinlerde bıraktığı izler,kişilere göre değişiklik arz ediyor. Mesela bana göre, aydın sözcüğü, ışık vurduğu için,içinde ışık barındıran,ışıklı anlamında bir sözcüktür.Kavram olarak, bilgi ile aydınlanmış kişi.
Münevver ise, Arapça kökenlidir ve nur kökünden gelir ve bizzat ışığın kaynağıdır. Etrafa ışık saçandır. Öyle ise, bilmekle beraber, bildikleriyle yeni şeyler üreten ve başkalarının aydınlanmasına kaynaklık eden kişidir.
Entelektüel Batı dillerinden gelmiş bir kelimedir. Kelimenin kökeni farklı Batı ülkelerinde‘anlamak, idrak etmek, akıl, anlayış, zeka, zihin ’demektir. Daha çok kültürlü, düşünen, fikir üreten ve çok yönlü kişiler için kullanılmıştır.
Bu gün kullanılan anlamıyla aydın, münevver, entelektüel sıfatlarını kullandığımız insanların, sadece bilineni bilen, bilineni aktaran insanlar olmayıp; kendi zekâsıyla, bilgisiyle yeni fikirler üreten, insan ve toplum sorunlarına çözümler arayan, cesur, özgür ve bağımsız insanlar olması gerektiğidir.
Üzerine iktidarların veya silahların gölgesi düşen hiçbir insan özgür değildir.“Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” olmayandan aydın, münevver, entelektüel çıkmaz, çıkamaz.