Dünyada olduğu gibi ülkemizde de her fikrin ya da sanatsal üretimin bir öncüsü, önderi vardır ve bu önderler tarih boyu buz kıran görevi görmüşlerdir. Yani onlar buzla kaplı denizlerde önüne çıkan engelleri kırarak ilerlemiş ve ardından gelen gemilere rehberlik etmiştir.

Örneğin Mustafa Kemal, Anadolu topraklarında aydınlanmanın, emperyalizme karşı verilen mücadelenin önderlerindendir ve geçmişte yaptıklarıyla bugünün insanlarına hala bir mücadele azmi vermektedir.

Sosyalizm mücadelesinin en önemli temsilcilerinden biride Mustafa Suphi’dir. Yazdığı yazılar ve yaptığı çalışmalarla ülkemize Sosyalizm düşüncesinin tohumlarını serpiştirmiştir. Aradan 100 yıl geçmesine rağmen her 28 Ocak günü saygıyla anılır.

Yine sınıf hareketinin öncülerden biri de Kemal Türkler’dir. Türkler, sendikal mücadelenin temellerini atmıştır. Bugün hala onun yarattığı ilk işçi grevi KAVEL yada örgütlediği 15-16 Haziran gibi direnişler ders niteliğinde anlatılır, öğretilir.

Şair Nâzım Hikmet’i de böyle değerlendirmek gerekir.

Nâzım Hikmet ülkemizde toplumcu sanatın buz kıranı, toplumcu gerçekçi şiirin öncüsü, ustası ve yapı taşıdır. Gerek kendi döneminde ki sanat üretimlerine gerekse bugün yapılan çalışmalara baktığımız da hala onun açtığı yolda ilerleyen şairleri görürüz.

Dostoyevski, gerçekçi Rus edebiyatının önderlerinden Gogol’e için “Hepimiz Gogol’ün Palto’ sundan çıktık!” der. Bunu Nâzım’dan sonra gelen ve gelişen toplumcu gerçekçi şiir akımı içinde söyleye biliriz. Nâzım Hikmet kendinden sonra gelen şair kuşağının ustasıdır.

Bugün toplumcu şiirimiz hala Nâzım Hikmet’in açtığı yolda ilerlemektedir. Nâzım Hikmet şiiri henüz aşılamamıştır. Tabi ki bu geçmiş yada günümüz şairlerinin yeteneksiz olduğu anlamına gelmiyor. Bu Nâzım Hikmet’in bir döneme, bir ülkeye, bir dile, yalnız bir kültüre sığmayacak kadar evrensel ve zamanın ötesinde bir şair olduğu anlamına geliyor.

Örneğin Ömer Hayyam bin yıl önce yaşamıştır ve bin yıl sonra bile yazdığı şiirler güncelliğini korur. William Shakespeare okuduğunuz da şaşkınlık geçiririsiniz. Çünkü şiirlerini 1500’lü yıllarda yazmıştır ama yazdıkları bugünün okurunda hayranlık yaratır. Bence Nâzım Hikmet’te çağının çok ötesinde bir şairdir ve ölümünden değil altmış yıl, altı yüz yıl sonra bile anılacak ve hatırlanacaktır.