AKP GM’ye: Çuvalladığın çuval yama tutmuyor
Hemen her yorum öncesi, yorumda edineceğim konulara vakalara dair Google taraması yapmak durumundayım.
Yorumuma konu olan birçok konuya dair detaylı bilgiyi Google ve bazı sitelerden bilgi edinerek yapmaktayım.
Yani o kadar da çoooook güçlü hafızam yok. Kaldı ki şu vakayı nasıl hafızamda tutardım ki zaten bilmiyordum.
Google bazı aramalarda sürprizlere gebe.
İzmit’ten Avukat Özlem Gürgen Eldem, 09 Mart 2011’de örgütlü üyesi olduğu Kocaeli Barosu’na, Gebze’den “Marko Paşa” hakkında suç duyurusunda bulunmuş.
Özetle dilekçe bürosunda neredeyse avukatlık yaptığı ve kimileriyle halkı mağdur ettiği gerekçesiyle.
İlginç detay Avukat Eldem dilekçesinin Şüpheli bölümüne, Marko Paşa (İşyeri sahibinin kimliği tespit edilememiştir) yazılı.
Ben de Google taramasını ondan sebep yaptım.
Vaka hafızam, yanılmıyorsam yurdum standartlarının üstündedir ama ad soyad da tam bir çuvallamacıyım.
En az AKP Genel Merkezi kadar, çuvallamacı.
Benim çuval, ad soyad mevzuunda artık yama tutmuyor.
İnanın, AKP Genel Merkezi’nin çuvalı da öyle, yama tutmuyor.
Avukat Eldem’in Marko Paşa dediği merhumu, anımsayan anımsadı.
Dilekçeci ve “köşe yazarı” Mehmet …… Amca olsun hadi. Işıklar içinde yatsın. Allah günahlarını affetsin.
Marko Paşa fi tarihinde “ABD Başkanı’na sesleniyorum” diye dahi köşe yazdıydı. O yazı ola ki dönemin ABD Başkanı – Muhtemelen George Bush dönemi –na iletilse, İngilizce tercümeden önce Türkçe tercüme de isterdi. Elbette Marko Paşa, Türkçe kelimelerle yazmıştı ama kelimelerin bütününden oluşan cümlelerde idi sorun. Tercümeden ziyade yazılarının belki de, Türkçe meale ihtiyacı vardı.
Yazılarına yer veren gazetelerde ya yazıları hiç okunmadan direk konuyordu. Ya da köşe yazarı zor bulunuyordu, maksat köşe dolduran biri olsun idi. Ya da, “En kötü köşe yazarı yazısı, en iyi belediye haberinden iyidir” duruşu hakimdi… gibi gelirdi bana.
Velhasıl kelam nihayetinde yorumun ana konusu AKP Gebze’nin kongresine gelince bana nedense “Odun kömür” fıkrasını hatırlattı. Hafif argomtrak bir fıkra. Asla +18 değil, taş çatlasa +7 o da ola ki taşın çatlayacağı tutarsa. Bir de isimler değişime uğrayabilir. Şöyle ki..
Bir gün İrfan diye biri Recep diye birinin yanına gider ve…
- Odun de bakayım
- Odun
- Ben de sana kodum
Recep bozulur. Bir süre sonra İrfan’ın yanına gider
- Kömür de bakayım
- Kömür
- Ben de sana kodum
- Uymadıkine
- Uysa da kodum. Uymasa da kodum.
Şimdi fıkrada İrfan ile Recep farklı yapılar olsun. İrfan, 2017 yılı AKP Genel Merkezi, Recep de parti tabanı olsun. Aradan 3 yıl geçsin. Bu sefer Recep (AKP tabanı), İrfan’a (AKP Genel Merkezi)ne sormuş olsun.
Öncelikle, AKP Gebze’nin dünkü 2020 kongresini salt 2020 kongresi olarak okuyup değerlendirmek, yetersizdir.
2017 ve hatta silsile yoluyla 2014 ayakları vardır.
2014’te baktığınızda iki seçim, bir darbe girişimini geride bırakıp, Dünya Barış Günü’ne denk gelen 1 Eylül’de ziyaretine gelen CHP Gebze Heyeti’ne basının önünde, “Kemal Kılıçdaroğlu’na saldırıyı kınıyorum” deyip AKP tabanı dışında da “İktidar partisi ilçe başkanlığı, ona yakışıyor” dedirten
Ama 4 ay kadar sonra “Eşekler” temalı bir sosyal medya paylaşımı ile adeta kafasına siyasi tabirle “kafasına sıkanı”, Hasan Soba’yı görürsünüz.
Bence bu aşamada ikinci hatası da, iktidar partisi ilçe teşkilatında başkanlık koltuğunda da mı virüs varkine..
Silmek yetmezdi. Halka bir özür borçluydu, dilemedi.
Dört sene aradan sonra “Ne alaka” değil “Çok alaka…”
Çünkü içinde bulunduğumuz dönemde hala Gebze Bölgesi’nin ve kuvvetle muhtemel memleketin pek çok yerinde internetsizlik, modemsizlik çocukların geleceğini tehdit eder bir seviyeye ulaşmışsa..
Özelleştirenin, özelleştirmecinin ödeyeceği bir siyasi bedel mutlaka olmalı.
Unutulmadan sorgulanmalı..
“Çayırovalı ‘Anırıyor’ Hasan Bey…” başlıklı yorumum sonrası Hasan Soba ile AKP Dilovası İlçe kongresinde salon girişinde neredeyse bir metre mesafede yakınlaşıp selamlaştık.
Gebze kongresinde de biraz daha uzak mesafeden birbirimizi görmüşlüğümüz olmuştur. Ben birkaç kalabalık fotoda, denk getirmişim,
Hiçbir şey söylemedi. Çünkü haklıydım..
Ola ki sohbet etseydik, kendimi ifade etmek kendime düşmez ama bugüne kadar, aleyhinde yorum yazdıktan sonra karşılaşıp sohbet ettiğimizde geri adım atmışlığım yok.
Ben, kişiyle yüzyüze geldiğimde söyleyemeyeceğim şey varsa, köşemde yazıp adımı, “klavye kahramanı”na çıkartmam.
Bunu yorum sonrası, “Çok sert olmuş”, “Hasan iyi çocuktur”… diyen birkaç Hasan Soba dostuna da izah ettim. Kaldı ki onlar, belki de Hasan Soba’nın tanımadığı veya görse çıkartamayacağı dostları, sevenleri.
Sormadım. Zaten ben genelde sorsalar dahi, yanıt verdikten sonra bile sormam ama şivelerinden tespitle, Rizeli falan da değillerdi.
Ama atarlanamadılar. Bu gibi durumlarda aktif siyasetçilerin kimi zaman “tröl”leri bile devreye girer. Sosyal medyadan bir sürü abuk sabuk eleştıri, hakaret, ahlaksızca (şundan para yedin yazdın.. ondan para yemedin ondan yazdın) gırla gitsin…
Ulan.. (Burada gidiyor, affınıza) Yazmadığımdan bile para kazanıyorsam, paraları nereye koyuyorum. Hele ki okul zamanı, doğalgaz da kullanırken ay sonunu niye, zor getiriyorum?
Sizin dediğiniz kadar yesem.. Geçen Zeray İnşaat’ın basına proje tanıtımı vardıydı. Daireler ben deyim 300 – 500 bin civarı galiba.Elimin kiri rakamlar! İki yazarım, üç yazmam. Parsayı toplarım. Basın toplantısı sonrası, “Bana bir tane ayırın. En pahalısından ossun.” dile de yazılırdım.
Yanlış anlama olmasın. İlgili yorum sonrası öyle bir yaklaşım, yani en azından bu vakada yaşamadım.
Soba, AKP İlçe Başkanlığı yaparken yanlışını gördüm mü tek eleştiren ben değildim. Onlar da şimdiye kadar hiç öyle tatsızlık yaşamadı. Soba’nın özelliği galiba ve öyleyse iyi bir özelliği. Siyasette “trölleme”yi uygulamıyor.
Kelimesayar, 660’da.
Gelelim AKP Genel Merkezi’ne.
Gebze Bölgesi’nde dört kongreyi de yerinde takip etmiş naçizane bir gazeteci olarak..
Dilovası ve Çayırova’yı, “Sorunsuzdu!”ya bağlayalım.
Ama Darıca ve Gebze’ye göz atınca.
Mızrak çuvala sığmıyor. AKP tabanı artık ilçe başkanını direk kendisi belirlemek istiyor.
İki adaysa iki aday, üç adaysa aday… Parti içi demokrasi istiyor.
“Hiç oraya buraya bağlama. Çocuk muyuz biz kongrede kavga edeceğiz. Öylesi bir kongrede sandıktan çıkamayan çekip gidiyorsa zaten bırakın gitsin. Parti iradesine saygısı olmayandan ne beklersin?”
… diyor.
“Sen atadın da ne oldu…” diyor.
2002 öncesi vaat, sloganlardan biri hani yereli yerelden yönetimdi. Teşkilatlarının başkanlarını bile Ankara’dan atıyorsun…bunu ben diyorum.
2017’de de hayatının hatasını yaptın. Aday atama da yanlış idi. Tek aday dayatması da yanlış idi. Sineye çektik ama atadığın adaya kıyameti koparttık. Yine dinletemedik. Al işte.. Şimdi, “Elim kırılsaydı da…” diyorsun di mi diyor… AKP tabanı.
Darıca’da kıyametleri koparttık. İkinci adayı da çıkarttık, ateşe attık. Ne yaptın engelledin diyor.. AKP tabanı.
Ataya ataya mevcudunu, kirli siyaset – ticaret türü ahlaksızlığı, üstelik 2002 öncesi ve hatta sonrası uyardığın vakayı, ahlaksızlığı meşru kılarcasına sosyal medyadan paylaşanı atadın… bunu da ben diyorum.
Daha sıralayım mı…
Şimdi AKP, 2023’e de tek aday dayatmalı, genel merkez atamalı adayla mı gidecek.
Bu kadar potuna rağmen, ısrarla devam mı edecek.
Bu kafayla mı hedef 2053…
Bu kafayla varacağın yer…1953…1853…1753…1653… 1453..
Çuvalladığın mızrak yama tutmuyor.
Atanana gelince..
Öncelikle yaşadığı bir mazisi var. Zaman zaman atarlanan olacak. Göğüs germeli, germek zorunda.
En nihayetinde çok sayıda başkanlık tecrübeli ama orası zirvenin de zirvesi.
Sadece AKP Gebze’nin değil iktidar partisinin ilçe başkanı.
Örgütçülük deneyimi avantajı.
Bir de AKP’de dert yandığında kimse oralı olmaz, yok sayar. Şahsım adına, bir süre önce bazı duvarları yıktım. Az buz çabalamadım.
Ötekileştirmeci…. asla değil.
Kucaklayıcılığı, empati yapabilmesi, hikayeden değil anlamıyorsa anlayana kadar tekrar dinlemesi..
Artı yönleri.
AKP’de parti içi demokrasi işleseydi ve çok adaylı bir kongrede yarışsaydı, yine çıkardı gibi geliyor bana.
Mücadelesi parti içinde, parti içi demokrasinin tesisi için de olmalı.
Basın, 2023’te de AKP ilçe başkan adaylığına falanca atandı değil..
AKP Gebze’de günümüz itibariyle dört adaylı kongre seçime günler kala üçe inebilir ama en az iki adayla sandığa gidileceği kesin..
Yazabilmeli..