Aktan Uslu

Aktan Uslu

Adaylar değil ilkeler öncelikli olmalı

Adaylar değil ilkeler öncelikli olmalı

14 ve 28 Mayıs günlerinde gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimlerinin ardından yerel seçim sürecine resmen girdik.

Yaşadığımız Gebze Bölgesi’ni merkeze aldığımızda, geride kalan seçimin bilinen rakamları ile laf kalabalığı yaratmadan şu tahlillerde bulunmak mümkün:

İki seçim arasındaki süre darlığından sebeple ortalama 10 ay gibi kısa bir zaman diliminde toplumun siyasi tercihinde “erozyon” etkisinde bir değişime yönelmesini beklemek nafile. 28 Mayıs sonrası artan hayat pahalılığı da iktidarın aleyhine o derece bir zafiyete neden olmayacaktır kanaatindeyim.

İktidarın dahi varlığını sürdürmek için Cumhur İttifakı’nı genişletme çalışmaları göz önüne alındığında muhalefet kesiminin ittifaksız seçimi kazanma olasılığı neredeyse yok. Yine bu süreçte İYİ Parti dâhil siyasi parti liderlerinin olası ittifaklara kapıları kapatan günümüzdeki tutumlarının zaman içinde değişeceğini, örnekli değerlendirmede bulunmaya gerek görmeden, öngörüyorum. Bence; aksi bir tutum Gebze Bölgesi’ndeki dört ilçede de siyasal İslamcı vahşi kapitalist anlayışının yerel versiyonlarının bir dönem daha süreceğinin şimdiden garantisi olmuş olur.

Sosyal medyadaki çakma kişiler tarafından türetilen sahte sayfalarda da, birçok köşe yazısı ve yorumda da aynı tespit, kişileri merkeze alınarak işleniyor.

Seçimin hangi partiden hangi kişinin adaylığında kazanılacağından ilçelerin mevcut ve eski belediye başkanlarının icraat ve “halt”ları negatif/pozitif teşhislerle tartışma konusu.

Hâlbuki ve de bence; Gebze Bölgesi’ndeki dört ilçede de olası muhalif ittifaklarda zemine önce ilkesel ve halka dokunan bir program oturtulmalı. Ardından o programı hayata geçirecek ekip, peşi sıra halkın güvenip oy vereceği aday belirlenerek hareket etmelidir.

Meseleyi kişilere indirgediğinizde şöyle oluyor..

Hatta son zamanlarda yeni türeyen, “Zafer İnan” dâhil olmak üzere bir sürü gölgesinden korkup kendisini gizleyen teneke trampet takımı, kişileri tartıştıran ödleklere inat, kişi merkezli değerlendireyim.

Bana Gebze’de “Muhalefetin ortak adayı hangi partiden kim olmalı/olmamalı” diye sormuş olsunlar. Yanıtım şudur:

CHP Kocaeli Milletvekili Nail Çiler’in ismi konuşuluyor. Şahsını, Gebze Ticaret Odası’nın son kongresinde hayli tahlil ettim, rezalet ve rezillikti. Olası Gebze Belediye Başkanlığı, Gebze’nin hayrına olmaz. Gebze’de muhalefetin çatısı CHP olacaksa, belediye başkan adayı Gebze Belediye Meclis Üyesi Avukat Saide Arslan Çalışkan olmalıdır. Şayet kendilerinin de böyle bir niyetleri varsa İMO Gebze Temsilciliği Başkanı Ahmet Kadı, MMO Gebze Temsilciliği önceki dönem başkanı Sinan Yücel olasılıkları değerlendirilmelidir…

Yanıtımın samimi ve içten olduğunu hatırlatmakla birlikte, bu benim kişisel tespit, teşhis ve görüşümdür. Bir başkasının, şüphesiz başka bir tespit ve tercihi olacaktır ama kişi merkezli bu tip tartışmalar bir kör döğüşü halini alacaktır. Halbuki bu süreçte konuşulması gereken ilkeler ve programlardır. Buna; 14-28 Mayıs aralığında tanık olmadık mı? Örneğin Kılıçdaroğlu’nun Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile yaptığı ekleme ittifakta, gizli saklı bir protokolle İçişleri, Milli Eğitim ve Kültür Bakanlıkları’nı pas ettiği şeklinde siyasi bir rezaletinin teşhirini izlemedik mi?

Ki şu detayı, bilgi fazlalığı olarak ekleyim: 14 Mayıs’ta milletvekilliğinde üyesi olduğum SOL Parti’ye oy kullandım. Cumhurbaşkanlığı için gerek 14 gerek 28 Mayıs’ta Kılıçdaroğlu’na oy verdim. Zafer Partisi ile kirli pazarlığı açığa çıkınca bile toplumdan özür dileyerek partisinden ve siyasetten istifasını vermesi gereken Kılıçdaroğlu koltukta kalma gerekçesi olarak kendisine verilen oyları da gösterdi. Bir şekilde beni de kast etmiş oldu. Cumhurbaşkanlığı’nda geçersiz oy kullanmadığıma veya 28 Mayıs’ta sandığa gittiğime, pişmanım.

Olası ittifaklarda merkeze kişilerin alınması, her tür örtülü ve kirli pazarlığın yapılmasına da zemin oluşturur. O tür kirli pazarlıkla yapılır/yapılmaz demiyorum. Zemin oluşturur, diyorum.

Ve ısrarla, olası yerel ittifaklarda önceliğin kişiler değil ilkeler ve programlar olması gerektiğine savunuyor, programda ve ilkelerde neler yer alabileceği içerikli tasarlamayı planladığım yorumun devamını yarına sarkıtıyorum…

Bu yazı toplam 1642 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Aktan Uslu Arşivi