Yüzümüzde Nazım Hikmet’in İzi Var
‘’Bizi esir ettiler / Bizi hapse attılar / Beni duvarların içinde / Seni duvarların dışında’’ diye sesleniyordu Bursa cezaevinden sevdiceğine Nazım Hikmet, çünkü Hikmet ‘’Vatan hainliğine devam ediyordu.’’ Emeğin egemen olduğu bir dünya istiyordu. Ve bu isteğini şiirler yazarak dile getiriyordu. Ağır bir suçtu bu. Bir insanın ömründen çalınan 13 yıla tekabül ediyordu. Fakat sevdalısı komünizmdi. Yattı Bursa kalesinde. Yattı ama ‘’ Yüreği delinip batmadan / şarkısı tükenip bitmeden / cennetini kaybetmeden’’ yattı Bursa kalesinde.
‘’Birimiz dışında demir kapının / içinde birimiz / kim bilir / kaç kış daha geçireceğiz / üzülme benim için’’ dedi yattı. ‘’Dizboyu karlı bir gece, / sofradan kaldırılıp, / polis otomobiline bindirilip, / bir trenle gönderilerek / bir odaya kapatılmakla başladı maceram. / Dokuzuncu yılı biteli üç gün oluyor.’’ dedi yattı. ’Hatunumun gözleri elâdır da / içinde hâreler var yeşil yeşil:/ altın varak üstüne yeşil yeşil meneviş. / Kardeşlerim, bu ne biçim iş, / şu dokuz yıldır eli elime değmeden, / ben burda ihtiyarladım, / o orda.’’ dedi yattı.
‘’Yani övünmek gibi olmasın ama / ben bir çırpıda bir kurşun gibi delip geçtim 10 yılını esirliğimin / ve karaciğer sancısını da bırakırsak bir tarafa / gönül yine o gönül kafa yine o kafa’’ dedi yattı. Ben içeri düştüğümden beri / güneşin etrafında on kere döndü dünya / Ona sorarsanız: / ’Lafı bile edilemez, mikroskopik bi zaman.’’/ Bana sorarsanız: / ‘On senesi ömrümün...’’ dedi yattı.
28 yıl haksız bir şekilde hapis cezasına çarptırılan Nâzım Hikmet, 1950’de çıkarılan af yasasıyla yeniden serbest kalana dek yaklaşık 13 yıl tutsaktı. 13 yılın 11 yılını Bursa cezaevinde yattı. ‘’Memleketimden İnsan Manzaraları’’, ‘’Yatar Bursa Kalesinde’’ kitaplarında ve pek çok şiirinde bu yıllardan sıkça söz etti. Tanıdığı insanları anlattı. Resmetti, şiirler dizdi. Fakat sadece bununla da kalmadı. Cezaevini bir hayat üniversitesine çevirdi. Dokuma atölyeleri kurdu. Birçok mahkûma yol gösterdi, kimilerini sanat dünyasına kazandırdı.
Araştırmacı, yazar ve şair olan Güney Özkılınç ise Bursa’da yıllar süren önemli bir araştırma yaptı. Nazım’ın Bursa cezaevinde yazdığı şiirlerinde adı geçen kişileri ve yakınlarını buldu, konuştu. Kayıtlar aldı. Nazım Hikmet’in Bursa anılarını, bilinmeyen fotoğraflarını, yaptığı porte resimleri derledi ve bu bilgi birikimini Evrensel Basım Yayın’dan çıkan ‘’Nazım’ın Bursa Yılları’’ adlı kitabında yayımladı. Ve bu eseriyle 2011 yılı Nâzım Hikmet Araştırma Ödülü'nü aldı.
Cumartesi günü Güney Özkılınç’ı Gebze de misafir ettik. Bilim ve Sanat Kooperatifi’nin davetlisi olarak gelen Özkılınç, Nazım’ın Bursa yıllarına dair yaptığı sunumuyla katılımcıları derinden etkiledi. Görsellerle zenginleştirdiği sunumu aklımızı aydınlattı, duygulu anlar yaşattı. Soru cevap kısmında ise kendisine çok sayıda soru soruldu ve kitap standına ilgi oldukça yoğun oldu.
Ocak ayı Nazım Hikmet ayıdır biraz da. Doğum yıl dönümü dolayısıyla hakkında çok sayıda haberler yapılır ve yazılar yazılır. Fakat son yıllarda Nazım Hikmet için yazılan yazılar biraz tekrara kaçtığı görülmekte. Oysa Güney Özkılınç’ın yaptığı araştırma ve sunu oldukça özgün ve yerelden evrensele uzanan bir Nazım Hikmet resmi çiziyor. Kitabı edinmenizi, edinmekle kalmayıp Özkılınç’ın bir söyleşisine mutlaka katılmanızı öneriyor kendisine yürekten teşekkür ediyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.