Başlıktaki soruya "Evet, hem de gerektiği gibi diyebilmek için elimizde yeterli veri yok. Çünkü, yaşamak sadece nefes almakla özetlenemez.

Sosyal bir varlık olan insanın, yaşamak için nefes almak kadar ekonomik ve sosyal yeterliliklere de sahip olması gerekir. İşte, mesele burada düğümleniyor. Çünkü, ülkem insanı söz konusu yeterlilik standartlarının çok uzağında duruyor.

Buna yaşamak deniliyorsa, yaşıyoruz işte...

Gelelim, bize bunları yazdıran realiteye. Yani enflasyon ve yarattığı rakamsal değerlerin yaşamımızı nasıl etkilediğine.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Mayıs ayına ilişkin enflasyon rakamlarını yüzde 11.39 olarak duyurdu.

Bu duyuru, toplumun moralini bozmaya yeter de artar bile. Hele ki, dar gelirli ile emeklilerin. Çünkü, çalıssan yoksullar ücretlerine, emekliler ise aylik maaşlarina bırakin aylık zamları, yıllı zamlarda bile bu kadar artışı görmedi.

TÜİK verilerini kalem kalem detaylandırmak istemiyorum. Ama, şu kadarını da paylaşmalıyım. Harcama grupları itibarıyla mayıs ayında artışın yüksek olduğu gruplar yüzde 6.85 ile giyim ve ayakkabı, yüzde 3.30 ile ulaştırma ve yüzde 1.92 ile çeşitli mal ve hizmetler oldu.

Yasamımızı yakından etkilemiyor ama kurumun araştırma endeksine girdiği için bilinmesinde yarar var. Kapsamdaki 418 maddeden 66'sının ortalama fiyatında düşüş gerçekleşmiş. 70 maddenin ortalama fiyatında değişim olmamış ve 282 maddenin ortalama fiyatında ise artış gerçekleşmiş.

Bu arada, işlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE'de 2020 yılı Mayıs ayında bir önceki aya göre yüzde 1.52, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 11.21 artış tespit edilmiş. 

Sadece bu veriler bile moral bozucu değil mi ?

Halkın reel satınalma gücü gittikçe düşüyor. Temel ihtiyaçları bile karşılayamaz hale gelen ücretler, milyonlara yaşamı zehir ediyor. Bu sürecin yarattığı toplumsal psikolojinin ağır sonuçlarını sadece izliyoruz. Ama, bütünsellik içinde ağır bedeller ödüyoruz.

Başlıktaki soruya tekrar dönersek, olumlu yanıt vermek için daha fazlasını ödemeyeceğimiz günler umuduu diri tutmamız gerek.

Sizce tutabilir miyiz?