Ve Tanrı fısıldadı
Beni niye arıyorsunuz?
Sizin vicdanınızda değil miyim?
Günlerdir kadına yapılan şiddet gündemde.
Gerçi günlerdir kelimesi burada, uzun bir zaman dilimi ifadesi oldu.
Gerçekte, yapılan zulümler ve katliamları duyduğumuzda, tepkimiz saman alevi kadar kısa.
O kadar duyarsızlaştık ki, vicdan rahatlatmasından başka bir şey yapmıyoruz.
Farklı bir bakış açısından yaklaşacağım bugün.
Kadına yapılan şiddetin sadece erkek tarafından yapıldığının altını çiziyoruz.
Sübjektif olarak değerlendiriyoruz.
Oysa ki, şiddet hem fizyolojik hem de psikolojik olarak, insanın insana yaptığı bir eylem.
Eril olanın fizyolojik gücü, bu yaklaşımı doğuruyor.
Bir haber izledim.
Reklam aralarına sıkıştırılmış haberde, mağdur edilmiş,eli bıçaklı, yüreği kan bürümüş kadının,
başka bir kadına uyguladığı şiddet var.
Erk sahibi secim yapmış ve onursuz ruhlarına işleyen vicdansızlığını sokak ortasına sermiş.
Kimin yanında olmak gerekirdi.
Hayatı sadece yüreğiyle sarıp sarmalayan, binlerce vicdana çelme takmış, kolu ayağı olmasa da,
anasına tüm yüreğini siper etmiş küçük insan vardı.
Haberlerde hayretle seyrettiğim bu insanlar kimdi?
Genetiğimiz de sorun mu vardı yoksa ?
Takıldım kaldım.
Spastik engelli dediğimiz hastalıkla bedenini anneye siper etmiş ve zalimler arasında annesini ve kendini ayakta tutmayan çalışan erkeğe takıldım .
Aldattığı karısını, aldattığı kadınla birlikte öldüresiye döven ve tehdit eden ve öldüremediği için,
ölümle tehdit eden baba bir erkek!
Bu vicdansızlığa tüm gücüyle isyan eden, o babanın spastik engelli oğlu da erkek!
Gözyaşı döken, yardım çığlıyla hayata tutunmaya çalışan kadındı.
Ve bu masumların hayatını çalan da kadın...
Cinsiyet olarak değerlendirildiğinde, kadının kadını aldattığını görüyoruz.
Şiddet sorununun, spesifik olarak ele alınmasının yetersizliği ortaya çıkıyor bu durumda.
Düşünebilen canlının, başka bir canlıya zarar verme hakkının olmadığını idrak edememe durumu var ortada.
Düşünemeyen bir canlı ,mesela bir köpek bir insana saldırdığında, uyutularak yok edilir.
Ki köpekler, sürüngen beyine sahiptirler.
Yani yaşamını tehlikede hissettiği an ya saldırır, ya kaçar.
Hayatta kalma güdüsüdür bu.
Beyin fonksiyonlarında düşünebilme yetisi olan canlının davranış modellerinin bilimsel açıklamasını bulamadım.
İlmi açıklaması da yok.
Psikolojik olarak ele alındığında, ortaya çıkan tablo çok vahim.
Sonuçlar, düşünme yetisine sahip olanın sergilediği davranış modellerine zıt yönde.
Şimdi baştan bir değerlendirelim ve soralım;
Eğer şiddet , sadece erkek cinsine aitse, erkek denilen canlı hangi sınıfta tanımlanmalı?
Erkeğin uyguladığı aldatma gibi psikolojik şidddette, erkeğe ortaklık yapan kadın hangi sınıfta tanımlanmalı?
Erkek cinsinin spermlerinden yine y kromozomlarıyla, erkek olarak dünyaya gelmiş, üstelik engelli
bir eril, hangi sınıfta yer almalı?
Ve Tanrı hala fısıldıyordu...
Beni niye arıyorsun?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.