VARLIĞIMIZ FON’A EMANET...!
Bizim memlekette ilkbahar aylarında dağlardaki karlar erimeye başlayınca derelerde su seviyesi yükselir.
Bu su seviyesi yükselmesi dere yataklarına yakın yerlerdeki pek çok ağaç sele kapılarak sürüklenmeye başlar.
Bunu fırsat bilen bazı vatandaşlar ölümü göze alarak azgın akan derelerden kalın kütükleri almak için var gücüyle yarışır.
Buna atıfta bulunan yöre insanı şöyle bir atasözünü sıkça kullanır;
Selden kütük kapma yarışı bu yüzden sıkça kullanılır.
Pek çoğumuz bu günlerde ekonomideki daralmanın getirmiş olduğu sıkıntıları hepbirlikte yaşıyoruz.
Herkesin bütçesi küçülüyor.
Anlayacağınız sıcak para trafiği durdu, üretime, istihtama dayanmayan ülkelerin sıkıntıları kendini göstermeye başladı.
Bu noktaya nasıl gelindi?
Türkiye bilindiği gibi kronik cari işlemler açığı veren, bütçe açıklarını sınırlamaya çalışan merkez bankasının döviz rezervlerini kısa vadeli yükümlülüklerini bile karşılamak için yeterliliği tartışılan bir ekonomiye sahip.
Sürekli tasarruf yetersizliğinden şikayet eden cari açığını “sıcak para akımıyla” yani yabancıların tasarruflarıyla finanse eden bir ülke.
Bu nedenle başta “Körfez monarşileri” ve hükümetlerinin Türkiye’ye yatırım yapmaları için ricacı olduğu biliniyor.
Peki Türkiye neden kronik kaynak sıkıntısıyla karşı karşıya iken varlık fonu kurma hamlesine girişiyor.
Yandaş yorumcuların “Dünya’da Türkiye’den başka stratejik yatırım yapılacak ülke kalmadı.” söylemlerini konu alan Kanal İstanbul, 3. Köprü, Yeni havalimanı, nükleer santraller, altyapı projeleri gibi “mega” devasal projeler için artık yabancı kaynak bulmak zorlaştı.
Üst üstte gelen yabancı kredi kuruluşlarının yatırım yapılamaz notları ABD ve AB’nin Türkiye’yi jeopolitik yalnızlığa terk edebileceği korkusu.
Bu sıkışmışlık AKP rejimini Türkiye Varlık Fonu A.Ş. kurmaya yöneltti.
Ekonomi ve iktisat çevreleri bu konuda önemli uyarılarda bulundu.
Türkiye Varlık Fonu yeni yolsuzluk ve usulsüzlük kapıları açmaya adaydır.
Şeffaflıktan ve kamu denetiminden uzak harcamalar hiç kuşkusuz şaibe yaratır.
Bu yüzden sakıncalar olduğu dile getirilmekte.
Sayıştay denetiminden uzak tutulan bu devasal yatırımlar 80 milyon kişinin ortak mal varlığıdır.
Bu yüzden sayıştay denetimi mutlaka olmalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.