UMUDU İNŞA ETMEK KİMİN GÖREVİ?
Ucu açık bir Araf döneminden geçiyoruz. Doğru fikirlerde anlaşmak, ideolojide ve siyasal konularda anlaşmak olarak yorumlanırsa, bu ne mümkün ne de demokrasi adına olumlu olur. Dünyadaki örnekler, Türkiye’nin demokrasiyi yeniden inşa etmesinin neredeyse yegâne yolunun yeniden kuvvetli bir parlamenter sistem üzerinde anlaşmaktan geçtiğini gösteriyor
Covid-19 pandemisi krizinin tüm gündemimizi ve gelecek tasavvurlarımızı meşgul ettiği bir dönemden geçiyoruz. Toplumsal bir yılgınlığın üzerine eklenen ekonomik sıkıntılar beraberinde umut üzerine bir siyaseti yapılandırmanın tam zamanı olduğunu gösteriyor.
Bu da tüm bu ülkelerde muhalefetleri ve özellikle siyasal partileri gündeme getiriyor. Yönetimi devralacak ve yönetecek olan siyasi partilerin plan ve proje üretmesi ve halka odaklanması oldukça önemli.
Peki, Türkiye’de böyle bir muhalefetle bir iktidar değişimi olabilir mi ve nasıl olur? Olursa muhalefet yönetmeye ne kadar hazır ne yapmalı? Sağlıktan dış politikaya, adaletten ekonomiye, mevcut iktidarın ve politikalarının alternatiflerini ne ölçüde ve nasıl hazırlayabilir? Bu soruları sormanın ve üzerinde düşünmenin çok önemli olduğu bir dönemdeyiz.
İlk bakışta görünenin aksine, Türkiye’nin gidişatını ve geleceğini uzun zamandır iktidarın ne yaptığı belirlemiyor. Muhalefetin ne yaptığı veya yapamadığı belirliyor. Bugünlerde bu anlamda İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyeleri’nin halka dokunan çalışmaları iktidarı oldukça rahatsız ediyor. Mansur Yavaş özelinde tüm köylere internet götürülmesi, servis esnafına verilen işler, üniversite öğrencilerine yapılan destekler oldukça taktir topluyor. Ekrem İmamoğlu özelinde toplu taşıma yardımları, kreşler ve geri dönüşüm, metro çalışmaları ve yeşil alanlar hususundaki çalışmalar iktidarı zorluyor.
Türkiye sadece ekonomi alanında değil hukuk alanında da olumsuz sinyaller veriyor. Mahkeme kararlarının uygulanmadığı bir görüntü Türkiye için oldukça negatif bir algı oluşturuyor. Hükümet bir yandan patronlar toplantısında hukuk reformu derken diğer yandan da buna aykırı söylemlerde bulunuyor. Demokrasi ve çok seslilik adına nefes bile alınamıyor. Parti kapatmanın yeniden konuşulduğu ve yargı kararı olmadan hüküm verilen bir dönemden geçiyoruz. Tarafların birbirlerine ağır hakaretleri de sistemin derin analizi gibi…
Türkiye’nin kısıtlı ama dünya ölçeğinde önemli demokratik birikiminden beslenen siyasal muhalefeti ise adaletsiz koşullara rağmen asgari ücret önerisi ile yol arıyor. Önemli konularda verilen önergelerin iktidar bloku tarafından reddedilmesi iktidarı sıkıştırıyor. Son yıllarda kurulan ittifaklar, yeni siyasal kişilikler ve partiler, stratejiler ve söylemler üretti ve küçümsenmemesi gereken yollar alındı. Ama yine de henüz halkın çoğunluğunu ve kendi kendisini ikna edecek, umut olacak bir iktidar alternatifi oluşturabilmiş değil. İhtiyaç duyulan değişimi yönetmeyi özgüvenli, bilinçli ve organize bir şekilde talep eden bir konuma gelebilmiş değil. Muhalefet gençliğin de desteğini tam sağlamış değil.
Muhalefetin diğer sıkıntısı da tüm bonusları toplamak isterken kendi tabanıyla olan fay hatları….Parlamenter sisteme nasıl dönüleceğini halka anlatmak da oldukça zor bir konu….
Medya hâkimiyetiyle baş etmek konusunda sosyal medyanın keşfi de önemli. Bazı gündemler ve dislike rekorları halktaki tepkiyi gözler önüne seriyor. Halkın yükselttiği bu tepkiyi onları tercihlerinden dolayı karalamak yerine neden muhalefeti tercih etmedikleri hususunda bir okuma olarak anlamak gerekiyor.
Siyasetin bir toplumun önünü açabilmesi için iki unsurun bir araya gelmesi gerektiği söylenebilir: İktidar ve fikir. Doğru fikirleri olanlar eğer iktidarı yeterince istemiyor ve bunu üretmeyi bilmiyorlarsa -yönetme gücü kazanacak ve üretecek stratejileri izleyemiyorlarsa- fikirlerini hayata geçiremezler. En kritik gerçekleri cesaretle dillendirseler, en doğru programları önerseler de bunlar sözde kalır. Buna karşılık iktidara ulaşmayı isteyen, bilen ve becerenler ise, eğer doğru ve yapıcı fikirleri ve programları yoksa, sadece iktidara kendileri için ulaşmakla kalırlar. Bir süre sonra bu güç kendilerini de tüketmeye başlar ve toplumu ileriye götüremezler. Bu nedenle şimdi doğru fikirlere sarılma zamanı, fikir üretme zamanı.. Bunun için halkın dertlerini toplama ve bunun için düşünme zamanı…
Kıssadan hisse muhalefetin toplumun önünü açabilmesi ve umut olabilmesi için hem doğru fikirlerde yani programda anlaşabilmesi, hem de bu programı uygulayabilecek meşru güce kavuşabilmek için gerekli stratejileri ve eylemleri üretebilmesi gerekiyor. Değişime önderlik edebilecek bir siyasetin temel taşlarından biri de, bir demokrasi ittifakı oluşturmak olarak ortaya çıkıyor. Toplumun adalet beklentisinin karşılanması ve mağdur olan tüm bireylerin yanında olmak gerekiyor.
Kocaeli özelinde ise iktidarın kalesine İzmit ile kocaman bir delik açan muhalefet ne yazık ki kendi içindeki mücadele nedeniyle yeterince bu fırsatı değerlendiremiyor. Bunun için çok daha çarpıcı işlere imza atmak gerekiyor. Sadece başkanın değil tüm muhalefetin yükü çekmesi gerekiyor.
Umudu inşa etmek demokrasi ve hukuku inşa etmek tüm bireylerin özlemi ise bu özlemi giderecek olan kolektif bir şekilde ileriye yürüyen iktidara hazır bir muhalefet olmalı…