Halil Yeni

Halil Yeni

Üç Yaşanmışlık

Üç Yaşanmışlık

 

 

(1)

Kalabalık ve gürültülü bir ekmek fırının içinde en sessiziydi. Sabah işine giden işçilerin oluşturduğu o uzun poğaça kuyruğunun en sonun da duran kadın. Herkese sırasını verdi. Bir adam geldi fırına, kadın sırasını verip arkasına geçti. Bir çocuk girdi fırına kadın sırasını verip arkasına geçti. Sonra bir başkası... Bir sonrası… Kim geldiyse sırasını verip arkasına geçti.

 

Dolmuşu kaçırmama telaşına girmiş insanların en sakiniydi. Sabah işine giden işçilerin oluşturduğu homurtunun en sessizi… Bir adam çıktı fırından elinde poşetlerle o bekledi. Bir kadın çıktı arkasından o bekledi. Bir başkası çıktı dışarıya yine bekledi. Sonra bir başkası… Bir sonrası… Kim geldiyse fırına çıktı gitti. O bekledi.

 

Ve sabaha şiirlerle uyanmış bir işçi onu gizlice izledi. Fırıncının ‘’siz ne istemiştiniz beyefendi’’ sorusuna karşılık ‘’Benden önce abla var ilk onun istediğini verin’’ deyince, Kadın yüzünü eğdi, ellerini önünde birleştirdi ve sessizce ‘’ben askıda ekmek almaya geldim’’ dedi. Cümlesi tamamlanmadan fırıncı poşeti uzattı, kadın ekmeklerini aldı ve hızlı adımlarla fırından çıkıp gitti.

(2)

Gün aydınlanıyor. Dağılıyor sis bulutu gecenin. Güneş pencerelere dadanıyor.  Dışarıda gürültü. Gürültüde kamyon, kamyonda boğuk makina sesi. Kurduğu alarmdan önce uyanıyor işçi. Saatine bakıyor oho! İşe gitmeye daha çok var. Camı açıp sesin geldiği yere sarkıyor. Ağzında maske, elinde eldiven, sırtında önlüğüyle ''Çöpçüler''…

 

Gün aydınlanırken, onlar sabahı süpürüyor. Geceden kalma bütün pisliği atarken kamyon kasasına ''Helva koydurdum ekmeğe çay koyar yeriz'' diyor bir işçi diğerine. Ekmek arası helvanın mükâfatıyla bitiyor mesai. Kurduğu alarmdan önce uyanan işçi kapatıyor penceresini. İçindeki hınzır çocuk sessizce bağırıyor; ‘Uyanın heyy! Gün onlar için bitti. Bizim içinse şimdi başlıyor.‘'

(3)

Dolmuşta bir çift var. Bir de çocukları 5 yaşlarında. Kadın diyor ki kocasına ‘’ Dönerken Alemdar durağında iner yürürüz Murat hem parada vermeyiz yola...’’ Adam gururlu. Dövmeleri de var kolunda ‘’diyor o kadar yolu yürütmem sana…’’ Yüzünde açan kaygılı bir ifadeyle soruyor kadın ‘’kaç paramız kaldı murat’’? Murat diyor ‘’15 lira…’’ yani 15 lira, bir kadın, bir koca ve birde çocukları var 5 yaşlarında… 15 yerimden bıçaklıyor beni hayat. Ve alemdar durağına doğru devam ediyor araba.

 

Bu yazı toplam 4892 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halil Yeni Arşivi