Bu ülkeyi, 60 yılı aşkın süredir muhafazakar iktidarlar yönetiyor.

                Kısa süreli CHP, SHP ve DSP koalisyon ortağı oldu.

                Hükümet büyüğümüzün sürekli Menderes’le, Özal’la bağ kurmaya çalışması hep bu yüzdendi.

                Esas amaç demokrasi vurgusu yapmak, insanları demokrat olduğuna inandırmaktı.

                Artık hiç kimse niyetini gizlemiyor.

                Herkes açık açık yapmak istediğini söylüyor.

                Bunun için “bu kadar zig zag çizmeye değer miydi?”  diye sormaktan insan alıkoyamıyor kendisini.

                Koskoca hükümetin sözcüsü yarışma programı sunucusunun kıyafetiyle uğraşır mı?

                Bu nasıl bir ahlak anlayışı?

                Kavun, karpuz görseler içleri bir tuhaf olacak, sonra da günah karpuzun satıcısının sırtında kalacak.

                Söylediği sözlere bir kulp bulamadıkları için su bulandırılıyor.

                Peki, iktidar yetkilileri nasıl bir kadın portresi düşünüyor?

                Çanta gibi taşınan, peşleri sıra ses çıkartmadan giden, kendi başlarına ayrı birer kimlik oluşturamayan kadın mı arzu ediliyor?

                Tüm tartışmalar kadın üzerinden yürütülüyor.

                Türban tartışması bitmeden televizyon sunucusunun dekolte kıyafet tartışması başladı.

                Bu tartışmaların temelinde gündemi değiştirmek yatmaktadır.

                Kimin ne giydiği beni rahatsız etmiyor, ancak kimlerin ne giydiği, ne içtiği, nasıl yaşadığı bu ülkeyi yönetenleri de rahatsız etmesin!..

                İşsizliğin, yoksulluğun boy gösterdiği ortamda bu tür tartışmaları mantıklı bulmuyorum.

                Kadınların ve kadın örgütlerinin de bu kadar sessiz oluşuna anlam veremiyorum.

                Dekolte fetvası verenler o televizyon kanalını izlemesin, zorla izleten mi var?

                Tartışmayı bir türlü eleştiri düzeyinde yürütemiyoruz.

                Bu yüzden tartıştıkça ayrışıyoruz!..