“Üstüne alındığına göre hedefi vurmuş yeni reis…”

“En doğru ifadeyi kullanmış. Ağzına yüreğine sağlık Sn. Cumhurbaşkanım.”

Siyasal İslamcı, emperyalizm ve sermaye bağımlısı vahşi kapitalizmde, ahlak denilen kavramın yerle yeksan olduğunun örneğidir yukarıdaki ve benzeri ifadeler.

Partili Cumhurbaşkanı ve her türlü karalığa karşı AK ifadesinin kısaltma olarak tercih edildiği AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Gezi eylemcilerine atfen, hakaret amacıyla kullandığı “sürtük” tanımlamasının ardından AKP yandaşlarının önemli kesiminin gösterdiği tavır yukarıdaki gibi.

Öncelikle, böylesi bir tanımlamanın zamanlaması çok ilginç.

Elektrik, doğalgaz ve akaryakıta gelen zamların ardından, bu zamların konuşulmaması için yapılan bir hamle diye yorumlamak da mümkün.

Birileri yine dünya ve Avrupa’dan örnekler vererek oralarda da enflasyonun arttığına falan dem vura dursunlar.

Bizdeki enflasyonla onlardaki enflasyon arasında devasa bir fark var. Kaldı ki alım gücünün zayıflığı üzerinden ölçü yapılması gerektiği malum.

Yine “Sürtük” hakaretine geri döndüğümüzde Cumhur İttifakı dışında herhangi bir parti liderinin bu sefer bir diğer kesime aynı hakarette bulunduğunu varsayalım.

Siyasal İslamcı vahşi kapitalizmin yok ettiği ahlak gereği; Erdoğan’a destek mesajında bulunanların ne tür açıklama ve paylaşımlarda bulunacağı da aşikâr.

Ne yazık ki ülke olarak geldiğimiz durum bu.

Siyasal İslamcı vahşi kapitalizmin varlığını sürdürebilmesi için tutunması gerektiği dallardan biri de bu.

Toplumu asıl gündeminden uzaklaştırıp farklı, olmayan gündemlerle uğraştırıp durmak.

Bir de şöyle bir durum var.

Recep Tayyip Erdoğan yeri geldiğinde “Cumhurbaşkanı”, yeri geldiğinde AKP Genel Başkanı.

Özellikle savunmaya geçerken, Cumhurbaşkanlığı makamını kılıf olarak en iyi şekilde değerlendiriyor.

Şimdi birisi kendisine cevap olarak, “Sensin sürtük” dese, Cumhurbaşkanı’na hakaretten basar davayı. AKP Lideri Erdoğan’a, “Sensin sürtük” demek bile diyeni kurtarmıyor.

“Ben Cumhurbaşkanıyım” diyor.

Cumhurbaşkanı olduğunu da sadece bu gibi durumlarda hatırlayan bir lider karakterinin oluşturduğu suni gündemlerle boğuşup durmakla geçiyor günlerimiz.

Yazık…