SEÇİN
"-Yetiş ağam yetiş!
-Ne oldu?
-Felaket ağam! Hem de milli felâket! Ispanakları denize döküyorlar.Çiçek gibi ıspanakları.
-Ben de bir şey oldu sandım. Niye döküyorlar ıspanakları, bilmiyor musun?
-Yıkamak için herhalde ağam.
-Ulan oğlum ıspanak hale çok gelirse nolur?
-Bereket olur ağam.Fakir fukara bol bol yer.
-Sen adam olmazsın.Bol olunca kıymeti düşer.Ulan biz burada eşşekçi başımıyız ki millete kıymetsiz mal yedireceğiz. Görme, işitme,duyma! Hadi işinin başına!"
Bu replikler, 1978'de köyden kente göçün yarattığı dramı anlatan 'Taşı Toprağı Altın Şehir' adlı filmden...
1991'de yaşanan ekonomik sıkıntılarda , birçok temel gıda fahiş fiyatlara ulaşmış ve 5 Nisan 1994 kriziyle işler iyice raydan çıkmıştı.
28 Şubat,17 Ağustos depremi, 1999 krizi ve nihayet 2001kriziyle ülkemiz kısır bir döngüye girmişti.
Halkın çoğunluğu bu krizde edilirken, azınlıklar krizi fırsata çevirmeyi başarmıştı.
Bu azınlıkların adı 'karaborsacıydı'.
Bugün gündem yine benzer.
Stokçuluk- karaborsacılar...
Afet, savaş,göç gibi trajik durumları kullanan alçak kan emici fırsatçıların, ülkeye verdiği zararlar aynı.
Denetimsiz, köpeksiz köyde değneksiz geziyorlar.
Halkın vampirleri iş başında yine!
İğneden ipliğe her ürünün fiyatı, an be an hızla yükseliyor.
Önceden covid bahaneleriydi, şimdi ekonomik krize sığınıyorlar.
Global krizdeyiz doğru ama diğer ülkelerde asgari ücretin üstünde değil zorunlu gereksinimler.
Barınma ihtiyacı, gıda, tarım...
Halk düşmanı fırsatçılar!
Şu anda ucuz gıda bulmak için -ki yok- vatandaşlar kuyruk oluyor.
Halk ekmek büfesi önünde, emekli amca ve teyzeler helak oluyorlar.
Doğalgaz, elektrik,su, benzin, mazot fiyatları dudak uçuklatacak kadar yüksek.
Araç kullanımı yüzde yirmi azaldı.
Doğalgaz minimumda yakılıyor.
Banyo haftada bir yapılıyor.
"Giderlerinizi kısın" diyerek dalga geçiyorlar üstelik!
Halkın sırtından geçinerek biti kanlanmış yalakaları da " ekmek zamlandıysa simit yeriz" diyecek kadar ahlaksız!
20 yıl içinde Türkiye' nın milli geliri, kişi başına 7500 dolar geriledi.
Artık orta tabaka yok.
Zengin ve fakir arasında derin bir uçurum var.
Tarımı durdurdular, üretim bitti.
Ekene ceza olan bir ülkede yaşıyoruz.
Nasıl bir düşmanlıktır bu memlekete yapılan!
Nasıl bir kin?
Niceleri geçti yeyip, içip kemiren...
Ama hiç bu denli trajik olmamıştı.
Aymazca hâlâ: "İşsizlik yok! Zam yok! Herkesin elinde cep telefonu var. Yollar yaptık. Hastaneler yaptık. Köprüler, kültür merkezleri diktik" diyerek nutuk atıyorlar.
Buna inanan zümreler var!
Nasıl bu kadar kör-sağır ve dilsiz olduklarını anlayamadığım...
Göremiyor musunuz?
Yapılan zamlarla cebimizden alınanlar; birilerinin on yerden aldıkları maaşlarını, lüks araçlarını, şaşaalı yaşamlarını sağlıyor.
Seçim yaklaşıyor ya , bunları unutmayın.
Sahte vaatlere kanmayın.
'Devletin malı deniz, yemeyen keriz' güdüsüyle hareket edenleri görün.
Mesele ülkeye, halka hizmet olmalı.
Aristoteles'in felsefesidir gerçek olan.
Gerçek siyaset erdem taşımalıdır.
Birbirlerini kötüleyen, aşağılayan politikacılar siyaset yapmıyorlar.
Küplerini doldurmak için çalışıyorlar.
Ki Karun kadar zenginleştiler halkın sırtından.
Bunu görün ve ona göre seçin.
Beliniz büküldü sırtınızda taşımaktan.
İndirin,ittirin gitsinler...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.