SEÇ
Bu pazar günü yani 31 Mart'ta ,yerel seçimler yapılacak.
Seçim rüzgârlarının son haftasındayız.
Fırtınaya da dönüşebilir, kasırgaya da...
Yahut meltem de olabilir.
Bu rüzgârın şiddeti tamamıyla bizim seçimlerimize bağlı.
Taraf olmalıyız elbette.
Ama fanatizmden, holiganlıktan uzak tarafsız bir taraf...
Mantık çerçevesinde yönetmeliyiz bu süreci.
İrademiz pusulamız bizim.
Peki nasıl değerlendirmeliyiz?
Önce hizmet etmesi gereken, hizmet etmiş mi?
Ona bakacağız.
'Eğer hiçbir canlı- cansız varlığa zarar vermiyorsa ve çıkarın için kullanmıyorsan inandıklarını, düşünce ve eylemlerinin sonuna kadar savunucusu olurum' mantığıyla hareket etmeliyiz.
İnsan olmamaya dair, en kötü hasletlerden biri de , dost görünüp arkadan kuyu kazmaktır.
Ego en büyük düşmanımızdır.
Sonucundan zararı mutlaka egoiste de dokunur.
Ve bu yaşadığımız kentte, son yıllarda, hızla yayılan bir hastalık gibi artmakta maalesef.
İnsan olmanın erdemlerinden çok, benden isen dostsun anlayışına sahip herkes...
Senin bana faydan yoksa, kimseye olmasın ve kimsenin de sana olmasın çıkarcılığının yarattığı ikiyüzlülükle, arsızca aşağıya çekmeye çalışıyorlar yanlarında olmayanı.
Yanında olmak...
Savunduğumu savun, kitle olmamı destekle, karakterin önemli değil!
Bu fanatizmdir.
Hümanist bakış açısı, yol haritamız olmalı.
Kimin ne olduğunun önemi olmamalı.
Sadece iyi insan olman değer katar varlığına.
Din, milliyet, ırk, cinsin ne önemi var?
Bu dünyaya insan olarak gelmişsek; misyonumuz bu dünyaya, insanlara, hayvanlara, bitkilere fayda sağlamaktır.
Seçilen niçin seçilir?
Vatanına, milletine, ülkesine hizmet etmesi için...
Halktan çok yukarılarda ise hizmet etmesi için seçilen, bu verilen görevi kötüye kullanmaktır.
Haksızlığın her zaman karşısında olmalıyız!
Halka ve ülkeye hizmet amacından, bireysel menfaatler için uzaklaştırıldığından itibaren, siyasete karşı apolitik duruş tercih edilmeli.
Makamlar, sadece hizmet edilmesi için emaneten verilen görevlerdir.
Sap ile samanı karıştırmadan!
Oysa günümüzde gelinen noktaya bakıyorum da derin bir yeise kapılmaktan kendimi alamıyorum.
Kimsenin kimseye sevgisi-saygısı yok!
Bir 'ben-ben' egosu almış başını gidiyor.
Kuyu kazma eyleminde, usumuzda duayen olduk.
Kurgular, senaryolar, iftiralar ve ihanetlerle yüklüyüz...
Yengeç sepetindeki yengeçler gibi...
Yukarıda da belirttiğim üzere, ülkemizde son zamanlarda bu olumsuzluklar, gitgide tırmanışa geçti maalesef.
Sözde birlik-beraberlik nutku atanlar , arkadan bin bir iftiralar ile insanlıksızlıklarını kaçmaktadır!
Her kötülük, bumerang misali başlangıç noktasına döner inancındayım.
Evrensel bir yasadır bu...
Bunlara katlanıla bilirliği arttıran insanlar az da olsa var.
Her ne zaman isterseniz isteyin, kim olursanız olun elinden gelen yardımı asla esirgemez.
Aşağıya çekmeye çalışmaz, aksine yanınızda destek olmaya çalışır.
Bu insancıl duruşu ve tavırlarının örnek alınması gerektiğini düşünüyorum.
O, taraflı, sözde dost, arkadan iftira ve kötü söylemlerde bulunanların.
Kimin ne dediği ne olduğu önemli değil...
İnsana insanca yaklaşan ve insana hizmet etmeyi amaç edinmiş herkese selam olsun...
Kervanlar hiçbir zaman yürümeyi bırakmamıştır...
Unutmayalım, değişim bireyden topluma genelleşir.
Denize atılan bir taşın halka halka yayılması gibi.
Velhasıl kelam, taraf olmak arafta olmak arasındaki incecik çizgiye dikkat...
Araf; sıkıntıyı, belirsizliği, umutsuzluğu sürükler peşinde.
U-mutlu kalın, hep öyle kalın...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.