Bir bilmecem var  bu hafta

Acaba nedir? 

Sabah 8.30 da başlanır 

Çay da ,kahvaltı da edilir

Ardından kallavi bir kahve

Sanırsın Ali Baba tekkesi

Geleni, gideni belli değildir!

Köpeksiz bulmuşlar köyü

Değneksiz gezen gezene.

Bilin bakalım burası neresidir?

Cevabı ben yazmayacağım, lütfen siz cevaplarınızı,fikir ve düşüncelerinizi gönderin.

Köşemde yayınlayacağım haftaya.

Gönül ister ki, bir kere de şu köşeye çok güzel naatlar düzelim. 

Şikayetler, serzenişler değil de övgüler yazalım. 

Amacımız bireysel değil bizlerin.

Var olan olumsuzluk,kayırma,,düzensizliklerin ortadan kalkma çabasındayız. 

Birlik bilincimizi yükselterek,'biz' olgusunu yüceltmeliyiz. 

Ki toplumca refaha ulaşalım.

Eleştirilerimiz bundandır. 

Gözlemlenen,var olan sorunlar tamamen ortadan kalkana  kadar da,bu böyle devam edecek.

Malum önümüzde önemli bir  süreç var.

Belediye seçimleri...

Şöyle bir kamuoyu yoklaması yaptım da ,hâlâ bu seçimin ciddiyetinin ve öneminin, az bir kesimde  de olsa, kavranamadığını gördüm. 

Hâlâ bu seçimleri,partizan holiganlığıyla değerlendirenler var. 

Amaç hizmet değil de , koltuk kapma yarışı sanki.

Yahut futbol maçı...

Bir kere bu anlayışı kesinlikle bırakmalıyız. 

Yoksa, aynı şikayetleri söyleyip dururuz.

Birey olarak hareket etmek,bu durumlarda yanlış olur. 

Bütünün hayrına ne olacak ise, enine boyuna değerlendirip,ona göre hareket etmeliyiz.

Bu bağlamda göz önünde bulundurmamız gereken birincil kriter, layıkıyla  temsil edecek ,yani  tarafsızca  hizmet edecek adayı seçmektir. 

A partisi mi  B partisi mi  değil , 'kim?' sorusunu irdelemeliyiz.

Belediyelerin bugünkü durumları malûm. 

Hizmet verme anlayışından çoktan çıkmış durumdalar. 

Devletin malı deniz,yemeyen keriz' aymazlığıyla bala parmak atan,parmağını yalıyor. 

Görülen yerleri süpürüp ,gerisini halı altına saklamak tabiri vardır. 

Maalesef tam bu şekilde, dostlar alışverişte görsün çalışmaları yapılıyor yıllardır. 

Usulsüzlükler arş-ı alâ ya yükselmiş. 

Üç çalışanın yeterli olacağı birimlerde,en az on çalışan var.

Bu durum ,hizmet noktasında ciddi sıkıntılar yaratıyor. 

Vatandaş gelince , hepsi birbirinin gözüne bakıyor. 

"Sen ilgilen ,ben az önce aldım. "

Ciddiyetsizlik,etiksizlik, umursamazlık son raddelerde. 

Sekiz otuzda iş başı yapılıyor sözüm ona.

Ortada hizmet verecek kişi bulmak mesele.

Neredeydiniz ? sorusuna cevap hazır;

'Toplantıdaydık '...

Ne toplantısı? Kahvaltı toplantısı!!!

O kadar çok spesifik şikayetler geliyor ki bize,ne olur yazın  bunları diye.

Şikâyetlerinizi bize niye ediyorsunuz? diyorum.

'Kimi kime şikayet edeceğiz? Hepsi aynı.' cevabı veriliyor. 

8.30 da iş başı kartını bastırıp  gidildiğini ve 17.30 da  gelinip iş çıkış kartının,sanki çalışmış gibi  basıldığı iddiaları var yıllardır mesela.

Bu çok ciddi bir suçtur. Etik ahlaksızlığın üst seviyesidir. Haramdır, günahtır. Hak yemenin dibidir. 

Boş oldukları için,   bilgisayarda oyun oynamaktan  ,teknolojik araç kullanımı bilgileri artma gibi olumlu yönleri de var bu durumun!!!

Denetim niye yok ? Diye soruyoruz. 

'Kimse kimseye dokunamıyor çünkü herkes birinin himayesinde.Ya muhtarın yeğeni, ya başkanın akrabası, yahut müdürün, bakanın  vs...' yanıtı geliyor. 

El-insaf!

Bu liyalatsızlığın sonuçlarıdır. Hak eden ,hak ettiği yerde değil.Onlarca üniversite mezunu,dürüst  insan işsiz bu nedenlerden dolayı. Olması gereken yerlerde değiller. 

Işte bu sebepler nedeniyle ,seçimleri iyi değerlendirmek gerekiyor. 

Liyakata önem verecek,hakkı sahibine teslim edecek,dürüst, ahlâklı karaktere sahip kişilere ihtiyaç var.

Bireysel çıkarlarımızı göz ardı ederek , bütünümüzün 'biz' olgusuna kendini adayacak adayları bulmalıyız. 

A-B-C partisi bakış açısıyla hareket etmemeliyiz.

Bana dokunmasın da ,kimi ısırırsa ısırsın demeyi bırakmazsak, gün gelir böyle canınız acır .

Ve daha uzun süreler hayıflanıp durursunuz.

Bizim amacımız ,bağcıyı dövüp üzümü yemek değil dostlarım.

Bağ-a emek verip güzelleştirelim hep birlikte üzüm yiyelim.

U-mutlu günler sizinle olsun...