ÖZGÜRLÜKÇÜ ANAYASA NASIL OLACAK...!
Bir haftadır ülke gündemi akademisyenler bildirisi ile meşgul olmuş durumda.
Tartışma demek biraz iltifat olur!
Devlet erkanının konuşmalarına bakarsanız şu anda bir numaraları sorun bu bildiri.
Hergün açıklamalar geliyor.
Savcılar göreve davet ediliyor, güvenlik görevlileri imzacı akademisyenlerin iş yerlerinden tutun, ofislerine kadar arama yapıyor.
Gözaltılar oluyor...
Ne demişler, hoca öksürünce cemaat gribe yakalanır misali...
Bu açıklamalardan kendine görev çıkartan bazı işgüzar çevreler akademisyenlerin kanlarıyla duş almaktan söz ediyor.
Bir kaşık suda fırtına kopartanlar sonuç itibariyle bir bildiri üzerinde yoğunlaşmış durumda.
Kişisel olarak bu bildiri konusunu çok fazla abartılı bulduğumu söylemeliyim.
Eğer demokratik bir ülkede yaşıyorsak herkes düşüncesini açıklama hakkına sahiptir.
Eğer ortada hukiki bir sorun varsa Cumhuriyet Savcıları gereğini yapar.
Herkes sonucuna razı olur.
Böyle bir bildiri yayınlandığında neler yapılabilir.
Beğeniyorsanız destek verirsiniz, beğenmiyorsanız eleştiri hakkınızı kullanırsınız.
Hatta bazı akademisyenlerin yaptığı gibi sizde onlara karşı bildiri yayınlarsınız.
Ancak insanlar düşüncelerini açıkladı diye ortalığı seferber etmek gereksiz olduğu kanaatindeyim.
Bir taraftan Avrupa ile anlaşmalar yapıp onların hukuk sistemini kabul etmişiz.
Avrupa İnsan Hakları kararları Türkiye’de bir üst hukuk metni olarak kabul görmüş.
Günümüz koşullarında “demokrat olmanın ön koşulu insan hak ve özgürlüklerini kabul etmek ve saygı göstermektir.
Bu günlerde yeni bir demokratik anayasa yapılmasından sıkça söz ediliyor.
Peki bu nasıl olacak.
Hem demokrat gibi davranmayacağız, fikir beyan edenlerin üzerine her türlü baskı uygulamasını meşru sayacağız.
Demokratik bir anayasa ancak düşünce ve ifade özgürlüğüne saygı göstermekle mümkündür.
Aksi halde yurtdışından demokrat insan ithal etmek durumunda kalabiliriz...!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.