Ölümsüz Bir Şair; Adnan Yücel
1953 tarihinde Elazığ da doğdu şair. Emekçi bir ailenin çocuğuydu. Babası Hasan, karayolları işçisi annesi ev kadınıydı. İlköğrenimini köy ilkokulunda, orta ve lise öğrenimini ise Elazığ'da yaptı. Siyasi düşünceleri de bu yıllarda gelişti. Hatta Düşüncelerinden dolayı lise öğrencisiyken disiplin kuruluna verilmiş bir yıl öğrenim görmesi elinden alınarak Elâzığ’dan Tunceli’ye sürgüne gönderilmişti.
Başarılı bir öğrencidir Adnan, liseden sonra Diyarbakır Eğitim Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olmuştur. İlk çocuğu Taylan Özgür de bu yılarda dünyaya gelir. Yüksek lisansını da Ankara Üniversitesi de yapmıştır. Eğitimini tamamlayıp ülkenin farklı yerlerinde mesleğini yaptıktan sonra Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nde Türk Dili öğretim görevlisi olarak ömrünün sonuna kadar çalışmıştır. Yücelin öğrencileri kendilerini şanslı hissetmiş, onunla övünmüşlerdir.
Adnan Yücel bir yandan eğitim ve öğretim süreci devam ederken diğer yandan şiirler yazıyor, hayatı şiirlerle ifade etmeye çalışıyordu. İlk şiirleri 1974 yılında Yeni Adımlar dergisinde yayınlandı. Daha sonra dönemin en önemli edebiyat dergilerinde yer aldı.
Adnan Yücel 12 Eylül darbesi sonrası ‘’suskunluk yıllarının’’ gür sesle bağıran şairidir. Şiirlerinde Seksen darbesinin acılarını taşıyor fakat yaşanılan bu dönem ne kadar karanlık olursa olsun mutlaka aydınlığa ulaşılacağına inanıyor yani umut taşıyordu. 1982 yılında, yani darbeden hemen sonra yazdığı ‘’Gurbet işçisinin mektubu’’ şiirinde topluma şöyle sesleniyordu; ‘’ Karanlıklar içinde / Şafakla gel günle gel / Kan ve barut içinde / Dirençle gel kinle gel / Gel gülüm gel.’’
Ankara da Enver Gökçe, Ahmet Telli, Özgen Seçkin, Gülten Akın gibi şiir alanında önemli isimlerle yakınlık ve dostluk kurdu. Özellikle Hasan Hüseyin Korkmazgil en yakın şair arkadaşlarından biriydi. Şair onu aileden biri gibi görürdü.
Ankara’dan Adana’ya gittikten sonra da şiirden kopmadı. Şiire daha güçlü, büyük bir tutkuyla bağlandı. Adnan Yücel ömrünü sanata adamış, sanatın toplumsal değişim ve dönüşüm gücüne inanmış ve bunun için kendiyle yetinmeyerek çevresine dokunmaya çalışmış bir şairdir. Adnan Yücel yalnızca şiirler yazmıyor aynı zamanda yaşadığı çevreye müdahale ederek sanatı örgütlemeye çalışıyordu.
Şair ne yazık ki çok genç yaşta, 48 yaşında beyin kanseri hastalığına yakalandı. Yakın arkadaşları bunda en belirgin sebebin ilk oğlu Taylan özgürü bir trafik kazasında kaybetmesi olarak değerlendirdi. Evlat acısı çok ağır gelmişti. Ve 49 yaşında hayatını kaybetti. Ve geriye yüzlerce şiir bıraktı. 24 Temmuz şairin ölüm yıl dönümüydü. Anısı önünde saygıyla…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.