ÖĞRETMENLİK MESLEĞİ NEREYE GİDİYOR?
Eğitim sistemimiz, piyasacı ve dinselleştirilerek değiştirildi, dönüştürüldü. Bu değişimden en fazla etkilenen, eğitim siteminin temel aktörü olan öğretmenlerdir.
Öğretmenlerin rütbelenmesi: Öğretmenler 13 Ağustos 2005 tarih ve 25905 sayılı öğretmenlik kariyer basamaklarında yükselme yönetmeliği ile stajyer öğretmen, öğretmen, uzman öğretmen, kıdemli uzman öğretmen ve başöğretmenlik şeklinde tanımlanmıştır. Bu sınıflandırma ile, temelde öğretmen niteliğini yükseltme amacını içeren bir durum olduğunu ifade ettiler. Öğretmenleri kademelendirme hali, kümelendirip farklı şekillerde sınıflandırmayı içeriyor. Bu durum öğretmenleri çok yönlü bölen ve kolaylıkla yönetilmelerini sağlayan bir durumdur. Hatta kademelendirmelere göre artan oranlarda öğretmenlere maaşlarda veriliyor. Şu an okullarda kademelendirmelere göre, maaş alan rütbe sahibi öğretmenler, rütbesi sadece öğretmen olandan, farklı hiçbir çalışma yapmıyorlar.
Ücretli öğretmenler: Ücretli öğretmenlik uygulaması kanayan büyük bir yaradır. Ücretli öğretmen uygulaması 21. yy da karın tokluğuna ve yol parasına trajik bir şekilde öğretmen çalıştırma halidir. İş güvenceleri yoktur. Okula bir kadrolu öğretmen atandığında, işine hemen son verilmektedir. Ücretli öğretmenler, bayram ve yarıyıl tatilinde, ücret alamadıkları gibi, birçok sosyal haktan da yararlanamamaktadırlar. Ücretli öğretmenler okulun bütün angarya işlerini yapan çağdaş köleler durumundadırlar. Doğru dürüst ne okul idaresi, ne de kendileri iş ve çalışma biçimlerini bilmiyorlar. Okul idareleri bu durumu son raddeye kadar kullanıyorlar.
Ataması yapılmayan öğretmenler: Ataması yapılmayan öğretmenlerin durumu, Türkiye’de öğretmenlerin halinin en somut göstergesidir. Şu an 300.000 öğretmenin ataması yapılmamıştır. Bu güne kadar kırka yakın ataması yapılmayan arkadaşımız işsizlik yüzünden intihar etmiştir. %60’a yakını anti-depresan hap kullanır durumdadır. Ataması yapılmayan öğretmenler nitelik ve nicelik olarak artık daha geri işlerde çalışıyorlar. İşlerin düşük ücretli, sigortasız, iş güvencesiz olması gibi. Hatta eski Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ataması yapılmayan öğretmenleri; Eminönü Meydanı’nda yem bekleyen güvercinlere benzetmişti.
Bu içinden geçtiğimiz süreç bütün öğretmenleri etkilemiş durumdadır. Öğretmenlerin ekonomik, sosyal ve özlük hakları her geçen gün ellerinden alınmaktadır. Yeni çıkan yasalarla öğretmenlere tam güvencesizleşme, itibarsızlaşma ve değersizleşme hali dayatılıyor. Bu durumu anlatan size tanıdık bir cümle söylemek istiyorum: “ Öğretmenler çalışmıyorlar. 3 ay tatil yapıp yatıyorlar”.
Bu yıl da, her 24 Kasım’da olduğu gibi yine “ Öğretmenlik mesleğinin kutsallığına” vurgu yapılacak, simgesel törenler oluşturulacak, öğretmenlerin ellerinden öpülecek, öğretmenlerden fedakârlıklar beklenecek. Öğretmenler ise açlıkla boğuşmaya devam edecek. Her geçen gün itibarsızlaştırılacak, değersizleştirilecek. Kısaca; aslında öğretmenlere “siz yoksunuz” denmek istenecek.