Neye uyarlarsanız uyarlayın
Hayatımızın bütün süreçlerinde,yaşadıklarımızın sorumluluğu bize aittir.
Akıl ve irade sadece bize mahsustur.
Bizi diğer canlılardan ayıran tek özelliğimiz budur.
Atalarımızın sözleri de bu doğrultudadır.
Ve doğrudur.
Aman batıl inanç , kocakarı soylemleri dediğimiz bütün sözler, yaşamsal deneyim öğretileridir.
Bunu yaşadıkça kavradım.
Gelelim sadede...
Nereye varmak istiyorsun?
Dediginizi duyar gibiyim.
Elâzığ depremi tabii ki...
Elâzığ, Malatya ve Diyarbakır 'da deprem nedeniyle yaşamını yitirenlere Allah'tan rahmet, ardında bıraktıkları yakınlarına sabır diliyorum.
Deprem, ülkemiz coğrafyamızda yaşanmasï kaçınılmazdır.
Bu kader midir?
Bence değildir.
Evet, önlenemez bir gerçektir deprem.
Ama asla kader değildir.
İhmal,umursamazlık ve unutmak kederdir...
Bundan mesul olan yetkililerin, kader edebiyatı yapmaları kederdir...
Sorumluluklarını yerine getirmeyip, üstüne üstlük hatalarını örtbas etmek için depreme kader demeleri kederdir.
Deprem doğal afettir.
Ve günümüzde teknolojik aletler ile nereden,ne zaman, ne kadar olacağı yüksek olasılıklı doğrular ile tespit edilebilir.
Bu yaşanılan felaketlerin elim sonuçları deprem kaynaklı degil, deprem hatlarında yapılan çürük, kaçak, denetimsiz yapılardır.
Ve bunun tek müsebbibi yetkili yöneticilerdir.
Çünkü onlar, binaların durumunu, yerini, dayanıklılık durimunu, yükseklik mesafesini denetlemek ve sağlamak zorundadır!
Halkı, afet öncesi müdahale, kurtarma, ilkyardım konusunda eğitmek zorundadır!
Afetdurumlarında sağlık, barınma ve gıda teminleri için hazırlıklı olmak zorundadır!
Bunları yerine getirmemişse , ihmal etmişse, boşvermişse, unutmuşsa ' deprem kaderdir' deyip, halkın kederini istismar araci yapmaktadır.
En büyük keder asıl budur işte!
Deprem sonrası, az katlı, sağlam binalar az zarar görüp yıkılmıyorsa, yetkili yöneticiler en azından fay hatlarında bunu sağlamak zorundadır!
Kader deyip inanç sömürüsü yapacaklarına,
depremin fay hatlarını takip edip uyaran sismik araçların verilerini uygulamak zorundadır!
Kanunlar bu yetkileri yöneticilere veriyor.
Kaçak binalara imar affı getiren...
Çürük yapılara oturma izni veren...
Fay hatlarında, derelerde yapılaşmaya izin veren...
Yapı denetimini yerine getirmeyen...
Halka hizmet yeminiyle gelip, cebi doldukça
Hakk'ı unutan tüm idareci, yönetici, yetkiliere yazıklar olsun!
'Kaderdir,sabır diliyorum' demelerine yuh olsun!
Kabul edilemez..
Bakın, Elâzığ depreminde en fazla can kaybı yaşanan Dilek Apartmanı 'nda yaşayan bir vatandaş Hakan Tahşi yaşananları anlatıyor;
“Ailem dışardaydı. Ben sokaktaydım ve eve gidiyordum. Sarsıntı oldu. Önce baya sallandı. İki saniye yavaşladı. Sert bir vuruş oldu. Ses geldi. Baktım bina çöktü, toz duman oldu ortalık.
15 dakika tozun dağılmasını bekledik. Binadaki yaralıları kurtarmaya başladık. Önce ambulans geldi. Olay yeni olduğu için insanların sesleri vardı.
Bir çocuğun sesi geliyordu; onu çıkardık ancak ailesini kurtaramadık.
Öldüler. 5 kişiyi canlı, 3 kişiyi de ölü çıkardık. Şu anda 9 kişi var enkaz altıda.
Binamız 1987’de yapıldı, 1992’de teslim edildi. Zaten binamız çürüktü. En ufak sarsıntılardan etkileniyorduk.
2010’daki depremden sonra belediyeye 4 sene önce gittik. Bize ‘Kendi imkânlarınızla güçlendirme yapın’ dediler.
Depreme dayanaksız olduğunu belediye biliyordu. Kolona elimizi vurduğumuz zaman, beton elimize geliyordu.”
Yine Elazığ’da 3 kişinin hayatını kaybettiği Mavi Göl Apartmanı’nın da 2011 Van depreminde de hasar gördüğü ancak yetkililerin ‘’oturulabilir’’ onayı verdikleri ifade ediliyor.
Yıkılanlar dışında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu dün açıkladı: ‘’Elazığ merkezli son depremde tespit edilen 2 bin ağır hasarlı bina var…’’
Sonuç olarak hesap soruyoruz;
Ey! Yetkililer,
Fay hattında yapılaşmaya neden izin verdiniz? İzin verdiniz madem, neden bina denetimini sağlıklı yapmadınız, neden çok katlı yapılara izin verdiniz? Neden hasarlı binalara göz yumdunuz?
Õyle ekranlara çıkıp, ' alınan deprem vergilerinin sorgulanması çok çirkin ' diyemezsiniz!
İktidar olma hakkınızı veren halkınızın bir tekinin bile kanadığı burnundan bile siz sorumlusunuz!
16 milyon insanın yaşadığı fay hattındaki İstanbul’da bile depreme hazırlık yok!
İktidar bu paraları, duble yollar, köprüler, HES’ler yapmak için kullanmışsa, yandaş müteahhitlere aktarmışsa, bir de hesap vermekten kaçıyorsa, vatandaşın düşünmesi gerekir.
Hükümetler, yöneticiler, halka hizmet sunmak ve can güvenliğini sağlamak ile mesuldür. Yöneticiler, halkın efendisi değil hizmetkarıdır.
‘‘Deprem vergilerinin nereye gittiğini soramazsınız’’, ‘’Yöneticilerin ihmalini sorgulayamazsınız’’, ‘’Devleti yardım ulaştırma ve kurtarma faaliyetlerinde acz içinde göstermezsiniz’’…
Demek, suçtur...
KEDER SİZDEN, KADER'DEN DEĞIL...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.