MÜDÜRÜMÜN CANI SAĞOLSUN!
Yeni giysilerim, ayakkabılarım olmasa da okulların açıldığı ilk günlerde sevinirdim. İçim içime sığmazdı. Coşku doluydum ama, sınıflardaki sıralara oturuş biçimimiz coşkularımı elimden alırdı. Babama kızardım. Bana diğer çocukların cicili bicili çantalarından, giysilerinden, defterlerinden, kalemlerinden alamadığı için, çok kızardım babama...
Okul müdürümüz Muzaffer Ersoy iyi adamdı belki... Öğrencilerin bazıları severdi kendisini. Ben hiç sevmedim, sevemedim müdürümü... Her sabah konuşurdu. Asar, keserdi. Bağırırdı. Anlayamadığım şeyler söylerdi. Bir gün olsun -bir sabah- bir defa bile bizleri sevdiğini söylemedi... Bizlere inandığını, güvendiğini yüzümüze haykırmadı. Korkuların doğurduğu sevgilere inanmadığımdan, müdürümü hiç sevmedim.
Müdürümüz okul törenleri öncesi bizleri askeri içtimalardan geçirdikten sonra pantolonu, ceketi yamalı, ayakları lastik ayakkabılı öğrencileri ayırır, bizlere; yani yoksullar sınıfının piyadelerine törenleri uzaktan bile de olsa seyretme izni vermezdi. Okuldaşlarımı bilmem ya... Ben duygularımı içime ata ata, burnumu çeke çeke, söve söve ağlardım. Hem de sövmelerimi nereye yönelteceğimi bilemeden ağlardım...
Sınıf öğretmenimiz pır pır Osman ben dâhil dokuz arkadaşımızın bir hafta izinli olduğunu söyledi. Müdürümüz öyle buyurmuş. Müdürümüz yamalı giysileri, lastik ayakkabılardan dışarı fırlamış parmakları, saman yapraklı defterleri, yani yoksul sınıfı piyadelerini okula denetime gelecek müfettişlerin görmesini istememiş... Canı sağolsun... Canı sağolsun dedik ya... Babam inanmadı olanlara. Bir araba dayak yedim. Müdürümü babama şikâyet etmek olur mu? Yörük geleneği!.. Büyüklere saygı... Babam bu saygı yüzünden yoksul kalmış ama, bunu babama anlatamazdım ki...
Bir Yörük beyinin devletle sorunu olamaz. Ah babam Osmanlı seni soyup soğana çevirmedi mi? Adın bu yüzden eşkıyaya çıkmadı mı?
Milli mücadele yıllarında adına "Efe" dendi, emperyalist güçlere karşı savaştın, güzel işler yaptın ama... Olanlar bana oldu. Bak çocuğum zorluklarla da olsa, sana yeni giysiler, deri ayakkabılar, cicili bicili defterler, kalemler aldım. Okulum uzak dedin... Okuluna araçla gidip geleceksin. Senin müdürün, benim müdürüme benzemiyor. Hiç olmazsa yoksullar piyade sınıfına ayrılmayacaksın... Öğretmenlerin donanımlı, çağdaş, demokrat, laik, Atatürk İlke ve Devrimleri’ ne bağlı... Cep telefonun bile var!..
Derslerine iyi çalış çocuğum... Başarılı ol... Dürüst ol... Örnek insan ol... Bir üniversite değil, iki üniversite bitir... Umudum sendedir çocuğum. Gözümün incisi gözüm üstündedir... İyi belle senden yana olanları... İyi belle sana düşman olanları... Senin soyunun çocukları Yörük yaylalarından okullarına hala lastik ayakkabılarıyla koşmaktadırlar... Sen de deri ayakkabılarınla okuluna koş... Benim şapkamı öne eğdirme!..
Eyvallah...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.