Cumhuriyet çok özel bir gündür.

Sıra numarası vermeden, yalnızca “Mustafa Kemal’in” kurmuş olduğu Cumhuriyet’i kutlayarak yazıma başlamak istiyorum.

Çünkü bu ulusun, bu toprakların tarihinde başkası ve ötekisi olmadı.

Oldu diye gösterilmek istenenler çakmaydı, gerçekleri yansıtmıyordu.

Bugün Cumhuriyet’imizin kuruluşunun 91. Yılı.

Bütün saldırılara, engellemelere rağmen Cumhuriyet ve Atatürk sevdamız katlanarak çoğalıyor.

Cumhuriyet kurulduğu gün 7 buçuk milyon nüfusa sahiptik.

Okuryazar oranımız %7.

Geri kalan nüfusumuz eğitimsiz, yoksuldu.

Savaştan yeni çıkmış bir ülke kısa sürede kendi yaralarını sardı.

Cumhuriyet’e öfke duyanlar, Osmanlı’nın yıkılışını seyredenlerin torunlarıdır.

Tarih bilgisinden yoksun olanlar karanlık, köhneleşmiş delhizlerde gelecek arar.

Geçmişi bilmeyenler geleceği kuramaz.

İkinci Cumhuriyet heveslileri, ardından yetmez ama “evet” çiler karşılığı olmayan hayaller peşinde koştular.

Unutulmasın ki özgürlüklerin olmadığı yerde demokrasi olmaz.

Bugün değişik bahanelerle laik demokratik cumhuriyeti işlevsiz hale getirmek isteyenler ileride daha karanlık günleri topluma dayatabilirler.

Bunların emareleri pek çok yerde kendisini göstermekte.

Mustafa Kemal Cumhuriyeti “Bilimsel Çağ” diye anılan 20. Yüzyılın Türk Ulusuna en büyük armağanıdır.

1923’te savaştan çıkan Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı İmparatorluğunun enkazı üzerinde yeni temeller atarak yükseldi.

Birçok Avrupa ülkesinde kadının seçme ve seçilme hakkı yokken Atatürk’ün girişimleri ile 1930’da belediye seçimlerinde seçme, 1933’te çıkartılan köy kanunu ile muhtar seçme ve köy ihtiyar heyetine seçilme, 5 Aralık 1934’te Anayasa’da yapılan bir değişiklikle kadınlar milletvekili seçme ve seçilme hakkını elde etmiştir.

Eğitimde, sağlıkta her alanda fırsat eşitliği sağlanmıştır.

Köylü, çiftçi, esnaf çocukları devletin tüm kademelerinde sorgusuz sualsiz yükselmiştir.

Bugün pek çok alanda liyakatten çok siyasi referansa dayalı iktidara yakın kişiler tercih edilmektedir.

Bu yüzden Cumhuriyet kimsesizlerin sessiz çığlığıdır.

Laiklik olmadığı takdirde bu topraklarda yaşanacak olan kaos ve kavganın telafisi imkansız olacağını hepimiz görmekteyiz.

Yanı başımızda devam eden etnik ve dinsel çatışmalar sonucu ülkeler perişan halde.

Atatürk’ün “yurtta sulh cihada sulh” söylemi en büyük rehberimizdir.

Böyle bir günde Cumhuriyeti kutlamak, onu kuranlara ne kadar minnet ve şükran duysak azdır.

İyi ki varsın Cumhuriyet.