KİM DAHA AHLAKLI DURUŞ SERGİLEDİ?
Ahlak dersi vermekle iyi ahlaklı olunmuyor.
Düzgün insan olmak için, ne cami, ne cemaat ne de solcu olmak ölçü değil.
Hafızalarımızı şöyle bir yoklarsak, son on yılda ortalığa dökülen kirletilmiş bilgiler, birçok insanın canını acıttı.
Bazı insanların yaşamına maloldu.
Muhalif olan yazar, çizer, gazeteci, siyasetçi ve diğer meslek gruplarının özel yaşamları gizli yollarla ifşa edildi.
Daha sonra bu bilgiler en “ahlaklı”, çok “dindar” geçinen medya kuruluşları aracılığı ile yayınlandı.
Tabii ki bunda ne var diyenler olabilir.
Hatta 2007 – 2012 tarihleri arasında bu haberleri yayınlayan gazeteler ve internet siteleri şöyle bir savunma yapma ihtiyacı duydu:
Yapmasaydılar, biz de yayınlamasaydık!
Herşeyi bir kenara bırakalım.
Bir insanın özel yaşamına ilişkin bilgiler hangi yollarla elde edilmiş olursa olsun, rızası olmadan yayınlanamaz.
Bu bir mesleki ahlak kuralıdır.
Bir süredir tersaneler üzerinden yürütülen tartışmalar sonucu iktidara yakın isimlerin kasetleri piyasaya sürüldü.
Ancak kasetleri gönderildiği gazete ve internet siteleri, yapılan işlemin ahlaki olmadığını söyleyerek görüntüleri yayınlamadı.
Üstelik en fazla mağdur edilmiş Oda TV gibi, etkin yayın kuruluşunun yöneticilerinin tümü cezaevine atılmıştı.
Haksız yere uzun süre cezaevinde kaldılar.
Buna rağmen “Biz bu kasetleri yayınlamayı ahlaki bulmuyoruz” diyerek reddettiler.
Her gün ahlak dersi verenlerin bu konuda sessiz kalmaları anlaşılır gibi değil.
Demek ki ahlak, bir yaşam biçimidir.
Bunun için dindar veya yandaş olmak yetmiyor.
Okullara ahlak dersi ilave etmek, camilerde Cuma günleri hutbe yoluyla ahlaklı olmanın erdemini anlatmakla ahlaklı olunmuyor.
Şimdi sormak lazım:
Kim daha ahlaklıdır?
Her önüne gelen kasedi yayınlayan mı yoksa, özel hayatı ilgilendiren konularda basın ahlak kurallarına uyan mı?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.