Pandemi dolayısıyle memlekette oluşan atmosferin en sıkıcı yanı, virüse yakalandıktan ya da yakalanan kişiyle yakın olup temaslı hale geldikten sonra karantina altına alınmak olsa gerek.

   Çünkü, karantina altında yaşamak hiç kolay değil. Bir nevi uzun süreli tecrit yaşamı...

   Bu arada, Covid-19 teşhisi konulduktan sonra ya da temaslı hale geldikten sonra uygulanması gereken karantina süresinin yürürlükteki gibi 14 değil, 21 gün olması gereğini de ne yazık ki önemsemedik.

   Neyse, gelelim memleketteki karantina uygulamalarına.

   İçişleri Bakanlığı, koronavirüs salgını nedeniyle 19 ildeki 34 yerleşim yerinde karantina tedbirinin uygulandığını, buralarda toplam 20 bin 232 kişinin yaşadığını bildirmişti. (Bugün itibarıyla sayılar değişmiş olabilir)

   Salgın sebebiyle, il ve ilçelerde mülki idare amirleri başkanlığında çalışan umumi hıfzıssıhha kurullarınca alınan kararlar doğrultusunda yerleşim yerlerine ilişkin karantina uygulaması halen aktif olarak sürdürülüyor. 

   Rakamlar ortadayken nasıl sürdürülmesin ki ?

   Bu arada, toplam 70 ildeki bin 64 yerleşim yerinde ise karantina uygulamasının sona erdirildiği de elimizdeki bilgiler aradında yerini alıyor.

   Toplam ölüm sayısının 10 bine dayandığı ülkemizde, hasta sayısı ise 350 bin civarında. 'Vaka' sayısı bilgisi ise artık paylaşılmıyor.

   Tablo özetle böyle...

   O nedenle, ülkemizin önemli bölümünde karantina uygulaması belki de yaz aylarına kadar devam edecek. Karantina uygulanan yurttaş sayısı belki de beklenenin çok üzerine çıkacak. Ölüm sayısını düşünmek bile istemiyorum.

   Neden bu kadar negatif düşündüğüne gelince;

    Vakalar pozitif ama yaygınlaşması ve sonucları itibarıyla benim düşüncem uzunca bie süredir negatif.

   Karantina altında yaşamak istemeyen milyonlar olduğumuzu unutmadan, bu süreci daha dikkatli hareket ederek geçirmek zorundayız.

   Yoksa, vaka ve hayatını kaybedenler icin oluşan istatistiki bilgiler arasında yerimizi alırız.

   Böyle olmaması için biraz daha fazla özen, lütfen...