Referandum konusu sokakta, iş yerinde yavaş yavaş konuşulmaya başladı.

Bilgi dolaşımı sağlıklı ve yeterli değil.

Bilgi kirliliği oldukça fazla.

Akla gelen ilk konu “biz Amerika değiliz”

Yarış Cumhuriyetçilerle demokratlar arasında geçmiyor.

Hepimizin geleceği sandıktan çıkacak sonuçla korkulandan daha etkili olma ihtimali yüksek.

Anlayacağınız, cennet ile cehennem arasında bir tercih yapmaya zorlanıyoruz.

O yüzden bu seçim kampanyası alışılmış bir havadan çok umursamaz olursak yine kaybeden taraf oluruz.

Oylanan sadece referandum değil, beraberinde 90 yıllık tüm kazanımlar  yer almakta.

Aklı, demokrasiyi, çağdaş birikimleri, kazanılmış özgürlükleri en önemlisi gelecek.

Ülkenin kaderini iki korkunç kelimenin arasına sabitleyen bu tuzakta evet çıkarsa olacaklar belli.

Hayır çıkarsa olacaklar tehlikeli...

Çünkü iktidar çevreleri hep kazanmayı amaçlamış.

Anlayacağınız evetçiler “hayır”ı nasıl hazmedecek...!

Geçmiş mazisi temiz olmayanlar geleceğe temiz sayfa bırakmaz!

Bu yüzden aba altından değil doğrudan sopa gösterisi ile karşı karşıyayız.

Alanlara inecekler ve yasaları yok sayarak kampanya sürdürecekler.

Önümüzde evet ve hayır arasına kurulmuş tehlikeli bir geçit var.

Sonrasında iyi olan kazandı diyeceğimiz bir tablo yok...!

Kaybedersek bizi neler bekliyor.

Unutmayın, hayır dediğiniz bu ülke artık yasaların bile uygulanmadığı laikliği göz göre göre yok sayan Cumhuriyet’e sahip çıkmayı becerememiş çocuklarının geleceğini belirsizliğe terk etmiş bir ülke görüntüsü.

Ordusu, üniversitesi, gazetecileri, aydınların ne halde olduğunu hep birlikte üzülerek izliyoruz.

Tüm bu gelişmelere rağmen umut iyidir...

İyimserlik gereklidir.

Mucizeler evet vardır...

Ama gerçekler hepsini alt eder...!

Gerçeklerinizi asla çıkarcıların, menfaat çevrelerinin sinsi tuzaklarına teslim etmeyin.

Çünkü, gelecek umuttur!

Umudun olduğu yerde gelecek vardır...