KADIN VE ŞİDDET
Onulmaz yaramız...
Bitmeyen kavgamız...
Dinmeyen sancımız...
Yumuşak karnımız...
Kadın ve şiddet yan yana...
Son derece zıt iki kelime.
İyilik-kötülük,siyah-beyaz,sevgi-nefret gibi iki farklı uç.
Ama maalesef,özellikle son yıllarda hiç ayrılamayan bir ikili oldular..
"Eşe karşı yaralama suçu,yaralamanın basit tıbbi müdahale ile iyileşebilir kapsamında kalması halinde,1.
defa işlenmiş olması durumunda şikayete bağlı olmalı,ancak 2. kez olması halinde şikayet şartı aranmamalıdır."
Bunları dile getiren,hak ve özgürlükleri tarafsızca korumakla yükümlü olan bir hakim.
Hani,asli görevi Adaleti temsil etmek olan!
Eşinden şiddet görerek darp edilen mağdur kadın şikayetçi olmazsa ceza verilmesin diyor.
Yani,ailenin reisi olan erkek döver de sever de,karısı şikayetçi olmuyorsa,bu üçüncü şahısları ilgilendirmez diyor.
Sayın erkekler,lütfen karılarınızı birkaç dikiş atılıp ayakta tedavi görecek şekilde darp ediniz.
Öyle kendinizi kaybedip,ölüme sebebiyet verecek kadar kontrolsüz olmayın.
Aksi takdirde,sizlerin kulaklarını çekmek zorunda kalacağız.
Memleketin bir sürü adaletsizliği varken,bir de sizin kontrolsüzlüğünüzü kontrol almaya çalışmakla uğraşamayız!
Kontrollü olun!
Yukarıda ki söylemden benim anladığım bunlar..
Bu nasıl bir zihniyettir,nasıl hak- hukuktur?
Yapılan istatistiklere göre,son yedi yılda 4 bin 190 kadın,eşleri,babaları,kardeşleri veya sevgilileri tarafından öldürüldü.
Ve ülkemizde her 10 kadından 4'ü maalesef şiddet görüyor.
ŞİDDET! altı kelimelik,küçücük bir kelime.Kolayca yazılıp,kolayca söyleniverilen....
Vurmak,ezmek,kırmak,saldırmak,nefret,öfke,düşmanlık...
Düşünme yeteneğiyle diğer canlılardan ayrılan, insan denilen varlığın meydana getirdiği olumsuz davranışları
içeren kocaman bir kelimedir oysa..
Demokrasiyle yönetilen (!) ülkemizde kadın-erkek eşitliği, kağıt üzerinde ki konumundan bir türlü terfi edememiştir.
Hatta ettirilememiştir desek daha doğru bir ifade olur.
KSGM’nin yaptığı bir araştırmaya göre;
* Kadınların % 41,9’u fiziksel şiddet görüyor.(Bu oranın %38’i kentlerde, % 43’ü kırsal alanlarda yaşayanlardan oluşuyor.)
* % 43,9’u duygusal şiddet mağduru.
* Şiddet gören kadınların %49,9’u düşük gelirli kadınlardan oluşuyor.
* Şiddet görenlerin %55,7’sini eğitimsiz kadınlar oluşturuyor.
* Şiddet mağdurlarının %48,5’i gördüğü şiddeti anlatmıyor.
* Şiddet mağdurlarının %37,6’sı intiharı düşünmüş.
NEDEN?
-Eğitimsizlik
-Saldırganlığı model alma
-Kişisel yetersizlik
-Alkol
-Kişisel bozukluk vs.
-Çocukken istismar edilmiş olmak diye bir sürü gerekçeler saptanmış......
En büyük neden tabii ki eğitimsizlik.
Fakat ne yaman çelişkidir ki, eğitimli,bilinçli geçinen anne baba adaylarının bile beklentileri genellikle erkek çocuk ağırlıklıdır.
Dışa vurulmasa da,azımsanamayacak çoğunluk çocuğunun erkek olduğunu duyunca içten içe sevinir.
Malımızı,soyumuzu erkek çocukları yürütür çünkü.Kıymetli soy ismimizi bizden sonra devam ettirecek onlardır.
Doğarlar,oğlumuza silah- araba,kızımıza barbi bebek alırız.
Sağlık için yapılması şart olan, sünnet denilen operasyon sonrası düğünler yaparız,havai fişekler atarız.
Erkekliğin ilk adımı ne de olsa!
Ergen olurlar,aslan oğlumuzun kız arkadaşı olunca gururlanırız.
Biricik kızımızı erkek arkadaşlarından korumak için,gerekirse cebren ve hile ile elimizden geleni yaparız.
Oğlumuzun kız arkadaşları farklı cinsiyette olmalı,yoksa bu ne perhiz-ne lahana turşusu,anlaşılması nâ-mümkün.
Bu liste böyle uzayıp gider,bilirsiniz...
Lafın kısası,kendimizden başlayalım eğitime ki doğru model olalım.
Eğitim sorunu aşıldıktan sonra,diğerlerinin kolayca çözümlenebileceğine inanıyorum.
25 KASIM, KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI, ULUSLARARASI DAYANIŞMA GÜNÜMÜZ
KADIN-ERKEK HEPİMİZE ŞİMDİDEN KUTLU OLSUN!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.