BARBAROS TANTAN

BARBAROS TANTAN

İstanbul Sözleşmesi İnisiyatifi

İstanbul Sözleşmesi İnisiyatifi

   Kadınlara Yönclik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi bilinen adıyla İstanbul Sözleşmesi'ni ilk imzalayan ülke
Türkiye'dir. 
Kadına yönelik şiddeti tüm boyutlarıyla ele alan, devlete kadına yönelik şiddeti önlenmesi için sorumluluk yükleyen bu sözleşmenin amacı ve ilkeleri ile bağdaşmayan şekilde tartışmaya açılması ve İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik saldırılar ile birkaç yıldır karşı karşıyayız. 
İstanbul Sözleşmesi dünya genelinde 33 ülke tarafindan imzalanan bir insan hakları sözleşmesidir. Kadınlar için önemi ise kadına yönelik şiddeti insan hakkı ihlali ve ayrımcılık olarak ele alarak, şiddetin önlenmesi konusunda denetim mekanizmaları oluşturmasıdır. 
Ancak geçtiğimiz günlerde Türkiye'nin sözleşmeden çekilmesi yönünde gelişen gündem üzerine, kadınlar kentimizde de "İstanbul Sözleşmesi İnisiyatifi" kurmak amacıyla bir araya geldi. 
Diyorlar ki ;
“adın olmak yan yana gelmek ve dayanışmak için en güzel sebep. Oluşturmak istediğimiz inisiyatif ile siyasi partilerden bağımsız olarak sadece İstanbul Sözleşmesi'nin bizim için anlamını ve önemini dile getirmek istiyoruz.Amacımız, endişe ile izlediğimiz bu süreçte birlikte mücadele etmek ve mücadeleyi genişletebilmektir. Çünkü artık bir kişi daha eksilmek istemiyoruz."
İstanbul Sözleşmesi neyi içeriyor ?
Genel hatlarıyla özetlersek:
1- Kadına yönelik şiddetin temelinde yatan toplumsal cinsiyet eşitsizliğine neden olan cinsiyetçi tutum ve davranışları değiştirmeyi hedefleyerek şiddeti önlemek.
2- Danışma merkezi, sığınak, cinsel şiddet kriz merkezi gibi destek mekanizmalarını kurarak
şiddet riski altındaki kadınları korumak.
3- Şiddete uğrayan kadın şikâyetten vazgeçse dahi şiddet suçu karşısında faillere gerekli cezaları vermek.
4- Ülke çapında kadına yönelik şiddetle mücadele edebilmek için kurumlar arasında gerekli koordinasyonu kurmaktır.
Bu sıralamanın asıl amacı, İstanbul Sözleşmesi'nin öncü niteliğinin, kadına yönelik şiddeti sadece kadınları koruyarak
sonlandırılamayacağı ve şiddetin önlenebilir olduğuna da dikkat çekmektir. 
Öte yandan;
Kadınların hemen her gün cinsel şiddete, tacize, tecavüze uğradığı günümüzde, yılın ilk 6 ayında 123 kadının erkekler tarafindan öldürüldüğünü, geçen yıl ise, en az 328 kadının kocaları ya da eski kocaları tarafiından öldürüldüğünü, 630 kadının şiddete, 279 çocuğun cinsel istismara, 51 kadının tecavüze, 232 kadının tacize uğradığı, 712 kadının da seks işçiliğine zorlandığı bir ülkenin sözleşmeden çekilmesi, devletin şiddeti önlemeyeceğinin açıkça ilan edilmesi anlamı taşımaktadır.
Oysa, sözleşmeden imza çekilmek değil uygulanması için mücadele etmek hemen herkesin sorumluluğu ve görevidir. 
Çünkü;
Hemen her gün yayınlanan şiddete maruz kalan kadınlara
ilişkin haberler toplumsal vicdanımızı yaralamaktadır. Kadına yönelik şiddetin ve çocukların cinsel istismarının, çocuk yaşta evliliğin her geçen gün daha da arttığı bir zamanda İstanbul Sözleşmesi'nden çekilinmesi kabul edilemezdir. 
Aksine;
Kadınların yaşam hakkı garantisi olan İstanbul Sözleşmesi'nin korunması ve uygulanması için mücadele yükseltilmelidir...
 

Bu yazı toplam 1970 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
BARBAROS TANTAN Arşivi