İşsizlik, yoksulluk ve açlık !
Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (Türk-İş) açıkladığı Mayıs ayı açlık ve yoksulluk sınırı rakamlarına bakınca, emekçilerin yani toplumun önemli bir kesiminin işsiz, yoksul ve aç olduğunu söyleyebiliriz.
Ülkede, yoksulluk sınırı üzerine yıllardır yapılan araştırmalar hep negatif sonuçlar veriyor. O nedenle, söz konusu yeni rakamlar sürpriz sayılmaz. Ancak, bu acı gerçeği görüp de tersine çevirmek için gereğini yapmayanlar için vicdan sorgulaması yapmak da kaçınılmaz.
Emekçiye 'kaşıkla' verilen asgari ücretin açlık sınırın altında kaldığı ortada. Yani, baz alınan dört kişilik aile için belirlenen açlık sınırı 2 bin 124 liraya yükselirken; yoksulluk sınırı ise 6 bin 918 lira olmuş.
Özcesi, çalışanların hemen hepsi yoksulluk sınırında bile ücret alamıyor…
Hal böyle olunca, açlık ve yoksulluk kime, han-hamam ve saraylar ise kime ?
Söz konusu dört kişilik ailenin dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı ‘açlık sınırı’ sınırı olarak kabul edilirken, yoksulluk sınırını belirleyen rakam toplamının içinde gıda harcaması, giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalar yer alıyor.
Bu durumun ifadesi, söz konusu rapora da şu değerlendirmelerle yansıdı:
“Ülkede yaşanmakta olan yüksek fiyat artışlarının olumsuz sonucu çalışanların geçim koşullarının bozulmasında kendini göstermektedir. Özellikle ücretli çalışanların ve emeklilerinin, düşük gelirlilerin harcamaları içinde önemli ağırlığı olan gıda fiyatlarındaki artış hesaplanan tüketici enflasyonun üzerinde gelişme gösteriyor. İktisaden dar ve sabit gelirli kesimlerin karşı karşıya kaldığı geçim şartları, yerel seçimler sonrası süren seçim tartışmalarının gölgesinde kaldı. Dört kişilik bir ailenin sadece gıda için yapması gereken zorunlu harcama tutarı yılın ilk beş ayı sonunda 183 lira arttı ve yürürlükteki asgari ücretin gerisinde kaldı. Aynı şekilde bir çalışanın sadece kendisi için yapması gereken harcama tutarını karşılayabilmesi için net asgari ücretin aylık 632 lira artması gerekiyor.
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) kuruluşunun yüz yıla ulaştığı günümüzde, insan onuruna yaraşır bir yaşamı sürdürebilme imkânı çoğu ücretli çalışan için mümkün olmadı. İşçinin kendisi ve ailesinin için yetecek bir ücreti elde etmesi, uygulanan ekonomik ve sosyal politikalarla sağlanamadı.
Mayıs ayı için hesaplanan 2 bin 124 lira açlık sınırı ve 2 bin 625 lira olan bir kişinin yaşama maliyeti hesaplamasına rağmen bekâr bir işçi için geçerli net asgari ücret tutarı 2019 yılının tamamı için aylık 2 bin 20 liradır. Buna karşılık en düşük kamu çalışanı net maaşı yılın ilk altı ayı itibariyle (sosyal yardım hariç) aylık 2 bin 995 lira olarak belirlendi. Aynı dönem itibariyle en düşük emekli aylıkları ise işçinin bin 888 lira, esnafın bin 691 lira ve memur için 2 bin 379 lira oldu.
Mutfak enflasyonundaki değişime gelince, dört kişilik bir ailenin ‘gıda için’ yapması gereken asgari harcama tutarı bir önceki aya göre yüzde 0,81 arttı.
Yılın ilk beş ayı sonunda fiyatlardaki artış yüzde 9,42 oldu.
Gıda enflasyonunda son on iki ay itibariyle artış yüzde 25,97 oldu.
Yıllık ortalama artış yüzde 22,12 oldu.
Türk-İş’in araştırmasına yansıdığı üzere, beslenmeye konu olan ürünler açısından bakıldığında ise tablo şöyle:
Süt, yoğurt, peynir grubunda fiyat değişimi özellikle sütte oldu ve bütün markalarda fiyatlar arttı. Peynir ortalama fiyatı da yükseldi. Raf etiketlerinde ucuzmuş gibi gözüken fiyatlar, kilogram olarak hesaplandığında yükseldi.
Et, tavuk, balık, sakatat, bakliyat ürünlerinin bulunduğu grupta ise av mevsiminin sona ermesiyle kültür balıkları tezgâhta ağırlık kazandı. Kuşbaşı et fiyatı ve kıyma fiyatı arttı.
Bunun sonucu olarak, açlık ve yoksulluk sınırının altında ücretle geçinmeye çalışanlar, et ürünleri satılan tanzim mağazaları önünde uzun kuyruklar oluşturdu.
Aktüel tabirle ‘VARLIK KUYRUĞU…
Bu kuyruklar, 31 Mart seçimleri öncesi sebze, meyve ve bakliyat ürünleri satışı yapılan hükümetin tanzim satış konteynerleri önünde de oluşmuştu.
Yoksulluk ve açlık çeken nüfusun et yerine zorunlu olarak tercih ettiği tavuğun fiyatındaki artış sürdü.
Sebze-meyve ortalama kilogram fiyatı yüzde 5.26 artarak 7.81 lira oldu.
Tüm bu rakamlar ve değerlendirmeler, emekçilere ve yoksullara ‘asgari ücret’ olarak verilen ücretin açlığı bile gidermediğini gösteriyor.
Bu tablonun ülkemiz için tanımladığı özet ise şu;
Bir yanda sefahat, diğer yanda sefalet…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.