Önümüzdeki pazar günü Ak Parti Genel Başkanlığı için Olağanüstü Kongre yapacak.

Artık partili Cumhurbaşkanlığı için ilk adım atılmış olacak.

Yeni dönem ne getirip neleri götüreceği konusu uzunca bir süre tartışıldı.

Vatandaş tercihini yaptı....

Şimdi uygulama safhasına geçildi.

Pek çok yerde üzerinde “demokrasi.değişim reformu” yazılı afişleri görmek mümkün.

“Değişim konusunu anlamak mümkün” Türkiye adım adım tek adam yönetimine dönüştürülüyor.

Reform konusuna gelince bu konuda çok iyimser bir hava yok.

15 yıldır tek başına iktidar da olup pek çok vaade rağmen yapmayı düşündüğü reformları yapamamış bir iktidar şimdi hangi reformlar üzerinde duracak...!

Demek ki, bu güne kadar söylemedikleri birşeyler olmalı!

Bu sürecin en büyük ilacı zamandır.

Hep birlikte bekleyip göreceğiz.

Gelelim günümüzün çok tartışmalı “demokrasi” konusuna;

Bir ülkenin demokrasisinin olmazsa olmaz şartlarından en önemlisi serbest seçimlerdir.

Şimdiye kadar iyisiyle kötüsüyle bu işi kırıp dökmeden başarıyorduk.

Son yaşadığımız tartışmalı referandum artık seçimlerinde şeffaf ve güvenilir olmadığı yönünde tartışmalara tanık olduk.

Şakası bile hoş karşılanmayan “atı alan Üsküdar’ı kolayca geçebiliyor”!

Anlayacağınız seçimlerin yargı gözetiminde olması tek başına yeterli bir güvence olmadığı kanaati yaygın.

Gelişmiş demokrasilerin olmazsa olmazlarından biri hiç kuşkusuz güçler ayrılığıdır.

Tabi ki, onu da bu referandum ile birlikte kabul edilen anayasa değişikliği sonrası veda etmiş bulunmaktayız.

Türkiye Büyük Millet Meclisi yürütmeyi kontrol etme gücünü kaybetti.

Partili Cumhurbaşkanı tek başına kararnamelerle ülkeyi yönetebilecek güce sahip.

Bir gazete atmış olduğu haber başlığı yüzünden gazetecilerin gözaltına alınması, tutuklanması anlaşılır gibi değil.

Böyle uygulamaların giderek yaygınlaşması basın özgürlüğü açısından son derece tedirgin edici bir durumdur.

Gazeteci eleştiri hakkını kaybettiği gün toplumun neleri kaybettiğini düşünmek bile ürkütücü geliyor.