GÜLMEK VE AĞLAMAK
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kilitlenen siyasi parti liderlerinin birbirleri ile giriştikleri amansız kavga toplumda derin ayrışmaya zemin hazırlamakta.
Ötekileştirilen, kamplara bölünen, uzlaşmanın ve hoşgörünün kalmadığı ülkemizde patlamalar kaçınılmaz noktaya geldi.
Sevgisizliğin, kavganın egemen olduğu bir iklimde cinnet geçirmek olağan sayılır oldu.
Gün geçmiyor ki bu tür haberlere tanık olmayalım.
İnsanlar birbirini sevmiyor.
Bu durumda kendini sevmeyenin başkasını sevme şansı yok.
Geçmişte 1970-80’li yıllarda etnik kökenli çatışmalar sıkça yaşanırdı.
Şimdi ise siyasi partiler arasında ayrışmalar yaşanıyor.
Gülmenin bile neredeyse izne bağlandığı hatta kadınların uluorta gülmesi “iffetsizlik” olarak nitelenir hale geldi.
Ne hale geldik.
Kimin nerede nasıl güleceğinin kararını veren bir siyasi iktidarımız var.
Bu ne demek oluyor şimdi.
Acaba kahkaha atan bir kadın “iffetten” yoksun mu sayılacak!
Ülkemizin onca sorunu varken olmadık konularla gündem değiştirmek neyin nesidir.
Cuma gününden Çarşamba gününe kadar beş gün içerisinde yüze yakın insan trafik kazasında yaşamını kaybetti.
Gazze’de on beş gündür en ağır silahlarla, uçaklarla saldırılar sürüyor.
Bin kişi hayatını kaybetti.
Trafikte önlem almanın yolu vergi toplayarak, ceza keserek sağlanmaya çalışılıyor.
Bu ülkede en ucuz şey insan olduğunu öğrenmiş olduk.
Kapılarımızı açmışız dünyanın dört bir yanından herkese davetiye çıkartıyoruz.
Bunlar yetmezmiş gibi en az üç çocuk doğurmak için kadınlar teşvik ediliyor.
Yalnız bir şartla, gülmemek koşuluyla!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.