GAZETECİLİK ZOR UĞRAŞ...!
Pazar günü Uğur Mumcu’nun 23. ölüm yıldönümü anma törenleri vardı.
Türkiye’de öldürülen gazeteciler listesi hayli kabarıktır.
Nedeni ise gerçekler halktan gizlenmek istenir.
Ocak ayında üç gazeteci öldürüldü.
Tarihler farklı olsa bile hepsi ocak ayında öldürüldüler.
Uğur Mumcu, Metin Göktepe, Hrank Dink hepsi ocak ayı içerisinde katledildi.
Bu ayı onların gazetecilik yönünü anlatarak geçirmeliyiz.
Gerçekleri ortaya çıkartmak ve onları toplumla buluşturmanın bedelleri çok ağır oluyor.
Çoğu kez gerçekleri söylemeyi canınızla ödüyorsunuz.
Halkın haber alma hakkı gazeteciliğin temel koşuludur.
Peki ya gazeteci bu görevi yerine getirirken karşısına çıkan sadece cinayet örgütleri midir...!
Kuşkusuz bu yöntem sadece engellerden biridir.
Fiziki olarak insanı yok edebilirsiniz ancak gerçekleri değiştiremezsiniz...
Okumadan, araştırmadan, kanıtlamadan gizli saklı olanın peşine düşmeden gazeteci olunmaz.
Gazeteciliğin aslı ve esası bu uğraşların toplamıdır.
Araştırmacı gazeteciliğe gelince hemen hemen Dünya’nın pek çok yerinde gazeteciliğin tanımı aynıdır.
Uğur Mumcu 1993 yılında Ankara’da bir karlı sabahta evinden işine giderken katledildi.
Gebze’de, Darıca’da bir dizi protestolar, yürüyüşler yapıldı, bunların hepsinin yakın tanığıyım.
Ardından Gebze Belediye meclisi Uğur Mumcu’nun ismini ölümsüzleştirmek için İnönü mahallesinde bulunan parka Uğur Mumcu’nun ismini verdi.
Yıl 1994’de yerel seçimler yapıldı, SHP’li Belediye Başkanı Mehmet Emin Akın yerine Refah Partili Belediye Başkanı Ahmet Pembegüllü seçildi.
İlk icraatı 750 işçiyi işten çıkartmak oldu.
Ardından Uğur Mumcu parkının ismini değiştirdi.
Eşref Bitlis Parkı yapıldı...!
Aynı durumda Bahriye Üçok parkının ismi değiştirildi.
Bu durum Türkiye’nin pek çok yerinde yaşandı.
Bir taraftan Uğur Mumcu’nun öldürülmesine tepki gösterildi.
Diğer tarafta ise Uğur Mumcu’nun ismi verilen parkların isimleri acilen değiştirildi.
O dönem Ahmet Pembegüllü’ye ısrarla sormuştum;
“Neden böyle bir uygulamaya ihtiyaç duydunuz verdiği cevap “Eşref Bitlis ismi daha mı önemsiz”
Biz acıları yarıştırmayı doğru bulmadık.
Faili meçhul cinayetlerin hepsi bizim için acıların en büyüğüdür.
Eşref Bitlis faili meçhul cinayete kurban gitti.
Bir başka faili meçhul cinayete maruz kalan Uğur Mumcu’nun ismi ile yer değiştirilmesi anlaşılır gibi değil.
Demokrasi ve özgürlük mücadelesinde simgeleşmiş insanların isimlerinin paklardan, caddelerden kaldırılması elbette siyasi bir tercihti.
O dönem islamcıların pek çoğu bu durumu alkışladı ve destekledi.
Bugün fotoğrafa baktığımızda bazı gerçekler daha net görünür oldu.
Sadece kendileri için demokrasi isteyenler başkaları için en temel hak olan yaşam hakkına saygı göstermeye bile tahamül edemedi.
Çoğulculuğu kalabalık insan topluluğu olarak düşünenler, yaşadığımız sürecin sorumlusudur...!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.