Şiddete başvurmadan, barışçıl toplanma hakkını kullanan, ifade özgürlüğünün bir parçası olarak düşüncesini bu mecra üzerinden aktaran insanlara, dünyanın neresinde olursa olsun uygulanan şiddetin karşısında olmak insanlık görevidir.

                O şiddet biber gazı da olabilir, bir silahtan çıkan mermi de…

                Bu gerçekler Kahire’nin en büyük meydanında çadırlarda toplanarak barışçıl bir şekilde darbe yönetimini protesto eden ve tutuklu liderleri Mursi’nin serbest bırakılmasını talep eden masum insanlara karşı önceki gün Mısır güvenlik güçlerince vahşice gerçekleştirilen katliamı insanlık ayıbı olarak kınıyorum.

                Önceki gün Mısır’ın değişik bölgelerinden televizyon ekranlarına yansıyan görüntüler insanlık dışıdır.

                21. yüzyılda, dünyanın gözleri önünde böyle bir cinayetin işlenmiş olması, bütün insanlığın geldiği durumun ne vahim noktada olduğunu göstermektedir.

                Mısır’daki görüntülerle Irak’taki, Suriye’deki, Lübnan’daki, Afganistan’daki görüntüler farklı yerlerde yaşansa bile sonuçta insanların yaşam hakkına yönelmiş bir saldırıdır.

                Önemli olan bu saldırıların tamamına karşı çıkabilmektir.

                Yaşanan bu tablo, uluslar arası camianın sorumluluk mevkisinde bulunan aktörler açısından en hafifiyle, mahcubiyet verici bir tablo söz konusu olmalıdır.

                Mısır’da işbaşında bulunan General Sisi yönetimi zaten kötü bir sicile sahipti.

                Önemli olan, yaşanan hukuksuzlukların tamamına karşı çıkabilmektir.

                Gezi eylemlerinde sessiz kalanlar, Irak’ta, Suriye’de yaşanan katliamları görmezden gelenler, Mısır’da yaşanan vahşete duyarlılık göstermiştir.

                Önemli olan yapılan haksızlıklara ve hukuksuzluklara mazeret üretmek değil.

                Yapılan yanlışlıklara karşı çıkmaktır.

                Eğer bunu başaramazsak, insanlık büyük acılar yaşamak zorunda kalır.

                İnsanı yaşat ki; insanlık yücelsin!...