Ne olacak bu memleketin hali demekten başka çare kalmadı.

Herşey halledildi sıra dokunulmazlıklara geldi.

CHP dokunulmazlıklar konusunda yanlış bir yola girdi.

Bir siyasi parti yanlış anlaşılırım diye siyasi iktidarı desteklemek zorunda değildir.

Eğer dokunulmazlık konusu kürsüyle sınırlı kalmalıdır diyorsanız söylediğiniz sözlerin arkasında durmalısınız.

Vay efendim bu karar anayasaya aykırıymış bir vekil dava açarsa yasa iptal olurmuş.

Böyle bir açıklama sosyal demokratları ikna etmez.

Ben böyle bir açıklamayı inandırıcı bulmam.

Her geri adım çürümüş sistemi güçlendirir.

İdeolojik hegomanyayı yaygın hale getirir ve diktatörlüğü giden yolun önünü açar!

“CHP’yi HDP destekçisi gösterecekler” diye yalana dolana ortak olmamak gerekir.

Bu durum ileride tek partili sistemin önünü açmaktan başka birşey değil.

Daha da ileri giderek parlementer sistemin sonunu getirmek için önemli bir adımdır.

Bu şekilde dokunulmazlık yasası muhtemelen meclisten geçer. 

Kime dokunacaklar derseniz, düşünceyi suç sayan fiilleri işleyenlere!

Herkes çok iyi biliyor ki, iktidar vekillerine kimse dokunamaz.

Dokunsa da sonuç alamaz!

Ne olur dokunursa, dokunan  hemen bir başka yere görevlendirilir...

Yerine kimlerin geleceği bellidir.

Bu şartlar altında dokunulmazlıkların kaldırılması sarayın ve iktidarın hoşuna gitmeyen her konuşma ve eleştiri soruşturma gerekçesine dönüşür.

Bu soruşturmalardan hiç birşey çıkmasa bile muhalif olanlara gözdağı verilmesi için yeterli gerekçedir.

Peki, 17-25 Aralık vekil ve aynı zamanda bakanların dokunulmazlıkları kalkacak mı?

Kemal Kılıçdaroğlu’na bu fikri kim verdiyse yanlış yönlendirmedir.

Sokak ortasında CHP’li vekil tartaklanıyor Kemal Kılıçdaroğlu mecliste dövüldü.

Sonuç ne oldu, hiç birşey...

Yürütme, yargı, yasama tek gücün kontrolünde olursa bu işin en zarar edeni CHP ile HDP olur.

Bu şartlar altında sokağa çıkan demokratik yollarla hak arayan herkes terör suçlusu haline dönüşebilir.

Bu tehlikeli oyunun CHP parçası olmamalı...!

Bu yanlıştan dönmeli...