Çirkin Kral Efsanesi
Hüseyin Tabak yönettiği 'Güzelliğin On Par'etmez' filmi ile 49. Altın Portakal Film Festivali'nde 6 dalda ödül kazanarak büyük bir başarıya imza atmıştı.
Utangaç bir çocuğun, yurtsuz, dilsiz, sevdalı bir çocuğun, sokaklarını bilemediği, doyasıya koşar adım gezemediği yerde, yani gurbette yaşadığı yalnızlıktı bize anlatılan. Sadece bu mu? Sarsılan inançlar, yurtsuz kalan insanlar, amaçsız yaşamlar ve iki kimlik arayışının birbiriyle çatışmasıydı filmdeki tüm karakterlerin toplamı. Film vatana, film mutluluğa, film sevdaya açlığımızdı.
Fakat tüm bu bela ve zulümlere rağmen ‘’bu bizde ki aşk olmasa’’ nasıl katlanırdı insan? Sorgulattı bizlere. Tüm hayal kırığı hayatların en çukur yerinde iyiden yana gönüllere dokunan bir türküydü oysa on iki yaşındaki Veysel’in bizlere söylediği. Politik bir filmi insancıl ele alışıyla ''En İyi Film'', ''En İyi Senaryo'' ''En İyi Erkek Oyuncu'' ödüllerinin de aralarında bulunduğu 6 dalda ödül kazanarak festivalin en çok ödül alan filmi olmuştu 2012 yılında.
Bende ''Güzelliğin On Par Etmez'' filmini 2012 yılında Ankara’da izlemiştim. O yıl vizyona çok sayıda önemli film girmiş olsa da Hüseyin Tabak'ın bu ilk uzun metrajlı filmi en etkilendiğim film olmuştu. Son çalışması 7 yıl boyunca emek verdiği Yılmaz Güney belgeseli oldu Hüseyin Tabak'ın. İlahlaştırmadan, kusursuzlaştırmadan, tapınmadan her yönüyle bir ‘’Çirkin Kral’’ portresi sundu bize.
Varolan Yılmaz Güney belgeselleriyle ortak kimi özellikler taşıyordu evet. Özellikle Güney dergisi tarafından yapılan ‘’Halkın Sanatçısı Halkın Savaşçısı Yılmaz Güney’’ belgeselinde olduğu gibi son dönemlerinde çokça ilgilendiği ve çözüm önerileri geliştirdiği ulusal sorun sıkça işlenmişti.
Fakat Yılmaz Güney’in özel yaşamına içten samimiyetle değinmesi, belgeselin kurgusu, yurt dışı çekimleri ve özellikle yurtdışı söyleşileri belgeseli mevcutlarından ayrı kılıyordu.
İzlerken çok gülümsedim. Salonda ki izleyenlerle birlikte gülümsedik. Final sahnesinde çok hüzünlendim. Salonda ki izleyenlerle ağladık yalan söyleyemem. Ve tüm bunların toplamı çok beğendim. Solanda filmi izlemeye gelmiş kişilerde çok beğendi. Yüzlerinden okunuyordu bu.
Bu duygularımı yönetmen Hüseyin Tabak’la paylaştığımda bana ‘’Değdiğini’’ söyledi. ‘’Yedi yıl verdiği emeğe değdiğini. ‘’ ve ekledi ‘’ ikimizin arasında 2.000km varsa da, Yılmaz Güney bizi bağladı.’’ Yılmaz Güney’i yakından tanımak isteyenlerin mutlaka izlemesi gerektiğini düşünüyorum. Vizyondan kalkmadan, mutlaka…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.