CHP’DE BAŞKANLIK SORUNU YOK!
Cumartesi ve pazar günü 3-4 Şubat tarihlerinde CHP Genel Merkezinde yapılan 36. genel kurulda sürpriz çıkmadı, çıkması da beklenmiyordu.
Aslında doğruyu söylemek gerekirse ne CHP’lilerde ne de genel kamuoyunda Anamuhalefet partisinin önümüzdeki seçimde iktidar kaygısı ve beklentisi içerisinde olmadığı görüntüsü verdi.
Bunun bir çok nedeni var.
Pek çok partili ve yerel örgüt yöneticisi çaba sarf etmeden iktidarın yanlış politikalarını topluma anlatmadan iktidar olmayı bekliyor.
Bu iktidar sandıkla geldi ama sandıklı gitme ihtimali oldukça zayıf görünüyor.
İktidara yakın çevreler bile bunu teyit eden açıklamaları zaman zaman yapıyor.
Basına yönelik baskılar gün geçtikçe tırmanıyor.
Bırakın basını parlementerler bile konuşurken sözcüklerini seçer oldu.
Anamuhalefet partisinin yöneticilerine açılan milyonluk davalar dikkat çekici.
Bütün bunlara rağmen halen daha demokrasicilik oyunu oynanmaya devam ediliyor.
TBMM pasifize olmuş durumda.
CHP’nin kurultayına katılmadım ancak gün boyu konuşulanları tv ekranlarından izledim.
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu hiç bir şey söylemeden tekrar başkan seçildi.
Muharrem İnce’nin yapmış olduğu ilk konuşması CHP’nin sol kanadını etkilemeye yönelikti.
Daha sonra yapmış olduğu açıklama delegelerin canını sıktı, pek çok delege oyunu geri aldı.
Haliyle çizilen bu tabloda iktidar olmak için seçim kazanmak imkansız değil ancak öyle güle oynaya seçim kazanmak mümkün değil.
CHP’nin bence en önemli sıkıntısı partisinin %25 ile %30 bandına hapsedilmiş olmasıdır.
Ne yapsa bu bandı aşamıyor.
Sağ ve muhafazakar seçmenden oy gelmiyor.
Kırsalda yaşayan kürtlerden de oy alamıyor.
Bu konuda parti örgütleri çok fazla kafa yorduğu söylenemez.
Ancak CHP’nin önümüzdeki seçimlerde önemli bir misyonu olduğunu söylemeliyiz.
O da %50’lik muhalefet bloğunun “oyun kurucu” gücüne talip olmak.
CHP kendi almış olduğu %25 ile %30 oy bandı arasındaki oy ile iktidar olması neredeyse imkansız görünüyor.
Buna rağmen AKP-MHP bloğuna karşılık referandumda “hayır” oyu veren %49’luk seçmen bloğunun çıkartacak olduğu makul bir aday etrafında kenetlenmenin mimarı ve oyun kurucusu olabilir.
Dönelim başa Kemal Kılıçdaroğlu abartılı bulunan bazı ifadelerine;
Önümüzdeki dönem CHP’ye düşen görev sadece kendi partisine oy istemek değil.
Diğer muhalif partilerin desteğini alabilecek bir demokrasi bloğunun öncü ve itici gücü olmaktır.
3-4 Şubat tarihlerinde yapılan CHP kurultayına biraz da bu gözle bakmak daha doğru ve gerçekçi olur.
Bu yüzden CHP kurultayı kendi seçmen tabanına dikkatli ve seviyeli mesaj verirken muhalefet bloğunu incitecek sözlerden özenle kaçınmış gözüküyor.
Bence önemli olan CHP’nin başına kimin geleceği çok önemli değil.
Önemli olan CHP’nin nasıl bir kadro hareketi tarafından yönetileceğidir.
Muhtemelen önümüzdeki yerel ve milletvekili seçimlerinde aday olacak isimlerin bu kadro tarafından belirlenmiş olacağıdır.
Bu yüzden CHP’nin olağan genel kurulunda çok fazla gürültü patırtı çıkartılmadan sonuca gitmenin hesapları yapıldığı kanaati yaygın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.