‘’Bu Ülkede Bazıları Ağacı ''Odun'', Çiçeği ''Ot'', Kadını Et Sanıyor.’’
Ülkemizde kadın cinayetlerine dair karanlık, derinleşerek devam ediyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun 2023 verilerine göre geçen yıl, 315 kadın erkek şiddetiyle hayatını kaybetti; 248 kadının ölümünde ise şüpheler bulunuyor. Platform, yetersiz cezaların, cezasızlık algısının ve eksik koruma uygulamalarının cinayetlerin artmasında etkili faktörler arasında olduğunu söylüyor.
Engelleyici yasalar çıkartılmayıp var olanlar iptal edilirken ve bunun sorumlusu olanlar sahte yüz ifadeleriyle yaşanılan büyük acıları küçücük kınamalarla geçiştirirken, şiddet ve ölüm gerçeği her yerimizi sarıp, sarmalıyor. Bunun son örneği ise kentimizde yaşandı. Darıca’da geçtiğimiz hafta meydana gelen olayda, sokakta yürüyen Gazeteci Tülay Dağaşan, 2 yıl önce boşandığı Şefik Karaali'nin silahlı saldırısına uğradı.
Tülay Dağaşan, saldırıda boynuna isabet eden 3 mermiyle ağır yaralandı. Olay yerine gelen sağlık ekipleri tarafından ilk müdahalesi yapılan Dağaşan, Darıca Farabi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. Saldırgan Şefik Karaali ise şoförü olduğu servis minibüsüne binerek kaçtı.Tülay Dağaşan, hastanede yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamayarak yaşamını yitirdi. Kaçan Şefik Karaali ise gece saatlerinde polis merkezine giderek teslim oldu.
Yapılan soruşturmada Şefik Karaali’nin önceden de Tülay Dağaşan'ı defalarca ölümle tehdit ettiği öğrenildi. Tülay Dağaşan gözyaşları içinde son yolculuğuna uğurlanırken çalıştığı gazete de yazdığı ilkyazının kadına şiddete karşı olduğu ortaya çıktı.
Hüzünle yazımı burada bitiriyor ve sözü Tülay Dağaşan'a bırakıyorum.
‘’Ülke olarak, toplum ve zihniyet olarak nereye gidiyoruz? Bir evlat bir anneye kıyıyor hem de vahşice.
Ardı arkası kesilmeyen her gün duyduğumuz canice işlenilen kadın cinayetleri. Bir dur diyemedik bu cinayetlere.
Bu ülkede bazıları Ağacı ''Odun'', Çiçeği ''Ot'', Kadını et sanıyor. Oysaki ağaç nefes, Çiçek ilaç, Kadın da HAYATTIR.
Türkiye’de her kadın her gün bir can için ağlıyor. Biz kadınlar, dünyanın her yerinde her yeni güne biraz daha eksilerek başlıyoruz. Çünkü kadın şiddet ile her gün adını bilmediğimiz hayallerinden, hayatlarından ve sevdiklerinden kopartılıyor.
Türkiye’de kadın olmak zor ama kadın ölmek kolay. Üstelik birer ikişer değil bir savaştaymışcasına.
Farkında mısınız? Bir kadını ortadan ikiye bölerseniz yarısı annedir yarısı çocuk. Kadını katlederseniz hem bir anneyi hem de bir çocuğu katletmiş oluyorsunuz. Yani sizi adam edebilecek her şeyi. İşte bu yüzden toplum bu konuda bir türlü ADAM olamıyor.
Türkiye'de bu kadar can kaybı varken başlıca çözümü olan İstanbul sözleşmesinden geri adım atıp sonrasında ''Bizlerde şiddeti kınıyoruz'' denmesi hiç inandırıcı değil. İnandırıcılığı yok. Dünya kötülük yapanlar değil buna seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir.
Toplumun kanayan yarası haline gelen kadına şiddet ve kadın cinayetleri konusunda cezaların caydırıcı olmasının yanında önemli adımlarında atılması gerekir. Bu konuda görüşlerimi siz değerli okurlarımızla gelecek yazımda paylaşacağım.’’
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.