Ülkemizin müzik tarihi siyasi tarihimiz gibi. Yüzlerce yasaklanmış şarkıyla dolu. Örneğin Musa Eroğlu’nun “Yolun Sonu Görünüyor” türküsü intiharı özendirdiği gerekçesiyle yasaklanmış. Şenay’ın “İnsanlar el ele tutuşsa/ Hayat bayram olsa“ dediği şarkı, komünizm propagandası yaptığı gerekçesi ile TRT tarafından onay görmemiş. İçinde ‘’Laf anlamaz ormancı çekmiş kafayı’’ sözleri bulunan ‘’Ormancı’’ türküsü Ormancıların devletin memuru oldukları dolayısıyla da devlete yergi ve sitem yapıldığı gerekçesiyle TRT denetimine takılmış. Bulutsuzluk Özlemi’nin, “Güneye Giderken“ şarkısında geçen ‘’solda güneş yükseliyordu’’ sözlerinde solculuk iması sezildiği için onay görmemiş.

Liste uzatıla bilinir, ama bir tane daha var ki paylaşmadan edemeyeceğim. Geçtiğimiz hafta Gebze’de ağırladığımız Leman Sam’ın “Anladım” şarkısı… Şarkı, içinde geçen “Dün gece hiç tanımadığım bir erkeğe/ sırf sana benziyor diye/ usulca sokulup/ ‘Merhaba’ dedim” Sözleri nedeniyle TRT denetimi tarafından onay görmemiş. Gerekçe olarak ise Türk kadını tanımadığı hiçbir erkeğe asla selam vermez, merhaba demez, bu şarkı Türk kadının ahlakını bozuyor’’ denilmiş... Güler misin? Ağlar mısın?  

1951 yılında İstanbul'da doğdu Leman Sam. Rumeli kökenliydi.  Ve çocukluk yılları Anadolu'da geçti. Kendisini "tam bir Anadolulu" olarak nitelendirdi.  Tiyatro, mim, dans ve şan eğitimi aldı. Hatta bir süre operada korist olarak çalıştı. Kendine özgü tarzının yanı sıra türkü yorumuyla da beğeni topladı. Rumca, Fransızca, İspanyolca gibi yirmiye yakın dilde şarkı söyleyebilen ender sanatçılardan biri oldu. 6 tane albüm yaptı. Magazin dünyası nedir bilmez. Saçma sapan dizilerde oynamaz. Özel hayatıyla asla gündeme gelmez. Sıradan biri gibi yaşar. Sanatıyla konuşur. Pek çok şehir ve ülkede konser verir. Leman Sam öyle biridir.

Doğal hayatın korunması ve hayvan hakları konularında duyarlı olan Sam, söz konusu alanlarda toplumu bilinçlendirici faaliyetler yürütmektedir. Hayvan hakları ile ilgili yaptığı bazı açıklamalar birçok kesimi rahatsız etmiştir. Hatta devlet yetkilileri bile hedef tahtasına alarak Sam için linç kampanyası düzenlemiş, birçok yerde konserleri iptal edilmiştir. Fakat Leman Sam geçmişte olduğu gibi bugünde söylediği sözlerin hep arkasında durmuş, hiçbir tehdit yada yıldırma politikasına karşı geri adım atmamıştır.

Geçtiğimiz hafta Gebze de ağırladık kendisini. Sanki biz misafirdik de kendisi ev sahibiydi. Sanki biz dışardan gelmiştik de kendisi uzun yıllar Gebzeliydi. Sanki biz sanatçıydık o dinleyendi. Sanki biz ünlüydük o sıradan biriydi. Leman Sam çok içten biriydi. Samimiydi. Yakındı. Sıcaktı. Bizden biriydi. Harika bir performans sergiledi. Sahnede ki dansları, sohbetleri, seyircilerle olan iletişimi muhteşemdi. Harika bir gecenin yaşanacağı zaten belliydi. Fakat bizi yanıltmamış oldu. Konsere katılan insanların biraz daha sevgisini ve ilgisini kazandı.

Gebze’nin kültür sanat dostları da onun sevgisini kazandı. Şarkı aralarında BİLKAR için ‘’ kooperatif’’ sözünün kendisine çok sempatik ve içten geldiğini bildirerek ‘’Gebze beni çok şaşırttı. İzmit’e ve İstanbul’a bu kadar yakın bir yer, bu kadar aydınlık insanlar bu kadar zarif bir dinleyici beni çok şaşırttı. Sesiniz çok güzel… Hepsine çok teşekkür ediyorum. Ben çok güzel ağırlandım.’’ Dedi.

Gelgelelim ikinci önemli meseleye, evet Leman Sam harikaydı. Ama ‘’Sezar’ın hakkı da sezar’a.’’  BİLKAR’da müthiş güzel bir konser planlamış, organize etmiş, bunun uğraşını vermişti. Etkinliğin bitimine yakın kafamı arkama dönüp o etkinliğin bütün cefasını çeken emektarları ayakta yada merdivenlere oturarak gördüğümde, yani iki üç insana daha rahat konser dinletmek adına iki üç saat ayakta kalan o insanları gördüğümde şunu dedim. Güzel insanların olduğu yerde umutta olur, sanatta…